4. Bölüm (Edward)
Ne oluyordu? Bella neden böyle davraniyordu? Yoksa onu kayip mi etmistim? Benden sikilmismiydi? Ne kadar zor bi sey di düsüncülerini bilmemek.
„Hayir. Bu dogru degil!“ Bagiriyordu resmen. Digerleri Bellaya sadece bakiyorlardi. Dorgu dürüst düsünceleri yoktu hic birinin. Benim söylediklerimi ve Bella'nin buna karsi davranismalarini anlamaya calisiyorlardi.
Kendimi toparlamistim sonunda. Bella kalbini ona hediye etmisti. Burada isi yoktu artik, kolundan tutup götürüyordum. Kolundan tutup götürmeye calisiyordum. Bagiriyordu
„Beni birak!“ diye. Dinlemiyordum onu. Sevdigine götürecektim. Daha ne istiyordu? Neden cirpiniyordu?
„Ne oluyor, Bella?“ Bütün gözler benim üzerime yapismisti. „Bana inanmiyorsun. 'Yalan' diye bagiriyorsun. Beni sevmiyorsun. Bende se-“ Bölüyordu beni. Sesi sadece kisik bir sekilde cikiyordu.
„Ne?“ Hic bir sey anlamiyordum artik. Her sey karma karisikti.
„Bella, seni zorlamiyacagim. Istiyorsan git. Benimle kalmak zorunda degilsin. Gidecegim buralardan. Sende hayatina bensiz devam edersin. Ben hayatina hic girmemisim gibi olur hersey.“ Sesim kesilmisti. Bunu düsünmek bile acitiyordu icimi. Ama Bella icin bunu yapabilirdim. Ondan önce bir isim vardi ama... Birini ortadan kaldirmam gerekiyordu.
„Edward, sen ne diyorsun?“ Neredeyse üzerime atliyordu. Kalbi cok cabuk atiyordu. Neredeyse nefes alamaz hale gelmisti. Sakinlesmesi gerekiyordu.
„Bella...“
„Sus!“ Yeni bir huy yaratmisti sanki. Benim lafimi bölmek... Daha siki sariyordu kollariyla belimi. Ne zaman sarilmisti bana? Fark etmemistim. Simdi kollariyla boynunu sariyordu. Kokusu her zaman ki gibi bogazimi yakiyordu. Ama raziydim buna. Onu böyle kollarimda tutmanin bedeli bu yangil ise, bu bedeli ödemeye vardim. Bu bedeli ödeyebilirdim.
Uzun süre böyle birbirimize sarili duruyorduk ayakta. Arada boynuna bir öpücük konduruyordu. Bende karisilik veriyordum. Saclari, kulaklari, yanaklari, o cikolata rengi güzel gözleri... Nasil özlemistim onu. Sakinlesmisti sonunda biraz. Nefes alisi normaline dönmüs, kalp atislarida hafiflemisti biraz. Bunun disinda cok sessizdi icerisi. Digerlerini duyamiyordum. Tabii kide cikmislardi. Bizi yalniz birakmak istemislerdi. Ama evdede yoklardi. Yoksa duyardim onlari. En azindan düsüncelerini.
Bella'nin yoruldugunu biliyordum. Hic bu kadar uzun ayakta kalmamisti. Kollarima almistim onu. O kadar hafifdi ki... Itiraz etmiyordu. Gercekten degismisti yani. Bu kadar kisa sürede bir insan degisebilir miydi? Dogru dürüst bir soru degildi aslinda bu. Cevabi belliydi: Evet. Bir insan bu kadar cabuk degisebilirdi.
Odama götürüyordum onu, ama nereye yatiracaktim onu? Yatagim yoktu. Gerek yoktu tabii kide. Bir yatak almam gerekiyordu böyle günler icin. Bella'nin sevecegi tarzindan. Benim tersim: yumusak ve sicak olacakti. Titriyordu benimleyken. Fark etmedigimi saniyordu. Bunu biliyordum. Benim yüzümden titriyordu. Sonunda gelmistik benim odama. Bella uyuya kalmisti. Onu yatirip digerlerini bulmam gerekiyordu. Ama Bella'yi nasil yalniz birakacaktim? Ya uyanirsaydi? Beni yaninda bulamayacakti. Ama digerlerini bulmam gerekiyordu. Bu konu bekleyebilir miydi? Josh mu? Bella mi? Bella. Kalacaktim. Josh konusu biraz daha bekleyebilirdi. Ama benim hala merak ettigim bir sey vardi. Bella neden öyle davranmisti? Josh hakkinda benim bilmedigim neyi biliyordu. Neden inanmamisti bana? Canimi yakiyordu onun o aci dolu yüzünü hatirlayinca. Sanki atmayan kalnim parcalara ayrilacakti.
Ama simdi Bella'nin masum yüzüne bakarken unutabiliyordum o aciyi kisada olsa. Su an benim kollarimda, benim evimde, benim odamda yatiyordu. Melegimdi o benim. Bana özel bir melek, bana özel bir seytandi ayni anda. Susamiyordum su an. Biraz daha kolaydi böylece onun yaninda durmak. Yaninda yatmak. Bir vampir olsaydi... Hayir! Böyle düsünmemem gerekiyordu! Bella bir insan kalacakti. Ne pahasina olursa olsun kalbi atacakti. Bir gün bunun böyle olmayacagini bilmek acitiyordu atmayan kalbimi ama ne olursa olsun bir vampire cevirmeycektim onu. Bir insan olarak yasiyacakti ve bir insan olarak ölecekti. Ölecekti. Tekrar aciyordu kalbim. Daha siki sariyordum onu, biraz daha cekiyordum onu yanima. Sanki böyle gelecegimiz degisebilecekmis gibi. Titriyordu. Üzerini örtmek icin bir sey bulmam gerekiyordu. Hafifce cektim kollarimi onu uyandirmamak icin, ama nafile.
„Edward?“
„Burdayim melegim, hemen geliyorum. Üsüyorsun. Üzerine örtmek icin bir sey bulmaya gidiyorum.“
„Gitme. Edward, burda kal. Üsümüyorum.“
„Bella...“ Tekrar kesiyordu sözümü.
„Lütfen, Edward, gitme.“
„Peki, tamam.“ Almistim onu tekrar kollarima. Hemen uyuya kalmisti. Benim kollarimdaydi melegim ve bu beni degisik ama cok güzel bir sekilde rahatlatiyordu.
Gece bir daha uyanmamisti. Misil, misil uyumustu kollarimda. Ilk gecirdigimiz gece gibi. Ne kadar cok sey degismisti. Saatin kac oldugunu bilmiyordum. Dikkat etmemistim. Bella'yi seyretmistim. Melegimi. Adimi sayiklamisti bütün gece. Benim adimi ve annesinin adini sayiklamisti. Cok merak ediyordum acaba ne görmüstü? Renée'yi uzun zamandir sayiklamiyordu. Acaba bir sey mi olmustu? Benim bilmedigim bir sey?
Bella yavas, yavas kendine geliyordu. Sesi daha güclü cikiyordu, bir sayiklama degildi artik.
„Edward?“ Uyanmisti. Kalbi daha cabuk atiyordu ve nefesi hizlanmisti sanki biraz.
„Burdayim, melegim.“ Elleri bir sey ariyorlardi, ve sonunda benim ellerimi bulmuslardi. Biraz daha yaklasiyordu. Yüzünde tanimadigim bir sey vardi. Sanki melegim hem aci cekiyor, hemde utanc duyuyordu.
„Özür dilerim.“ Yüzünü gögüsümde saklamisti ve ben yüzünü göremiyordum. Ama kelimelerinede anlam veremiyordum.
„Neden?“
„Dün aksam icin.“ Biraz durakladiktan sonra cikmisti bu kelimeler Bella'nin agizindan ve bu kelimeler acitiyordu icimi, cünkü Bella'nin dünkü hali geliyordu aklima. Kelimeleri, yüzü... Aninda her yerim sertlesiyordu. Bella'nin bunu fark ettigini biliyordum. Dahada yaklasiyordu bana.
„Edward...“ Cevap vermiyordum.
Birden sesler duymaya basladim. Ailem geri gelmisti. Ve simdi konusmanin vaktinin geldigini üsünüyorlardi.
„Bella. Carlisle ve digerleri geldi.“ Hemen kalkiyordu. Sacini düzeltmeye calisiyordu.
„Inelim.“ Beraber asaya inerken herkesin bu kez oturma odasinda toplandini duyuyordum. Piyanomum yaninda belkiyorlardi bizi.
Yanlarina geldigimizde Alice hemen konuya girmek istiyordu. Ama benim önce Bella'ya bir soru sormam gerekiyordu.
„Simdi...“
„Bir dakika Alice.“ Önce bu soruya bir cevap istiyordum. „Bella?“
„Efendim, Edward?“
„Dün...“ Kendimi toparlamam gerekiyordu. „Dün neden öyle davrandin?“ Hepimiz Bella'nin cevabini bekliyorduk. Ve Bella hepimize teker, teker bakip, nasil cevap verebilecegini düsünüyordu. Ve ben su an anlamistim. Bella'nin verecegi cevap benim hareketlerimi degistirebilirdi...
Ne oluyordu? Bella neden böyle davraniyordu? Yoksa onu kayip mi etmistim? Benden sikilmismiydi? Ne kadar zor bi sey di düsüncülerini bilmemek.
„Hayir. Bu dogru degil!“ Bagiriyordu resmen. Digerleri Bellaya sadece bakiyorlardi. Dorgu dürüst düsünceleri yoktu hic birinin. Benim söylediklerimi ve Bella'nin buna karsi davranismalarini anlamaya calisiyorlardi.
Kendimi toparlamistim sonunda. Bella kalbini ona hediye etmisti. Burada isi yoktu artik, kolundan tutup götürüyordum. Kolundan tutup götürmeye calisiyordum. Bagiriyordu
„Beni birak!“ diye. Dinlemiyordum onu. Sevdigine götürecektim. Daha ne istiyordu? Neden cirpiniyordu?
„Ne oluyor, Bella?“ Bütün gözler benim üzerime yapismisti. „Bana inanmiyorsun. 'Yalan' diye bagiriyorsun. Beni sevmiyorsun. Bende se-“ Bölüyordu beni. Sesi sadece kisik bir sekilde cikiyordu.
„Ne?“ Hic bir sey anlamiyordum artik. Her sey karma karisikti.
„Bella, seni zorlamiyacagim. Istiyorsan git. Benimle kalmak zorunda degilsin. Gidecegim buralardan. Sende hayatina bensiz devam edersin. Ben hayatina hic girmemisim gibi olur hersey.“ Sesim kesilmisti. Bunu düsünmek bile acitiyordu icimi. Ama Bella icin bunu yapabilirdim. Ondan önce bir isim vardi ama... Birini ortadan kaldirmam gerekiyordu.
„Edward, sen ne diyorsun?“ Neredeyse üzerime atliyordu. Kalbi cok cabuk atiyordu. Neredeyse nefes alamaz hale gelmisti. Sakinlesmesi gerekiyordu.
„Bella...“
„Sus!“ Yeni bir huy yaratmisti sanki. Benim lafimi bölmek... Daha siki sariyordu kollariyla belimi. Ne zaman sarilmisti bana? Fark etmemistim. Simdi kollariyla boynunu sariyordu. Kokusu her zaman ki gibi bogazimi yakiyordu. Ama raziydim buna. Onu böyle kollarimda tutmanin bedeli bu yangil ise, bu bedeli ödemeye vardim. Bu bedeli ödeyebilirdim.
Uzun süre böyle birbirimize sarili duruyorduk ayakta. Arada boynuna bir öpücük konduruyordu. Bende karisilik veriyordum. Saclari, kulaklari, yanaklari, o cikolata rengi güzel gözleri... Nasil özlemistim onu. Sakinlesmisti sonunda biraz. Nefes alisi normaline dönmüs, kalp atislarida hafiflemisti biraz. Bunun disinda cok sessizdi icerisi. Digerlerini duyamiyordum. Tabii kide cikmislardi. Bizi yalniz birakmak istemislerdi. Ama evdede yoklardi. Yoksa duyardim onlari. En azindan düsüncelerini.
Bella'nin yoruldugunu biliyordum. Hic bu kadar uzun ayakta kalmamisti. Kollarima almistim onu. O kadar hafifdi ki... Itiraz etmiyordu. Gercekten degismisti yani. Bu kadar kisa sürede bir insan degisebilir miydi? Dogru dürüst bir soru degildi aslinda bu. Cevabi belliydi: Evet. Bir insan bu kadar cabuk degisebilirdi.
Odama götürüyordum onu, ama nereye yatiracaktim onu? Yatagim yoktu. Gerek yoktu tabii kide. Bir yatak almam gerekiyordu böyle günler icin. Bella'nin sevecegi tarzindan. Benim tersim: yumusak ve sicak olacakti. Titriyordu benimleyken. Fark etmedigimi saniyordu. Bunu biliyordum. Benim yüzümden titriyordu. Sonunda gelmistik benim odama. Bella uyuya kalmisti. Onu yatirip digerlerini bulmam gerekiyordu. Ama Bella'yi nasil yalniz birakacaktim? Ya uyanirsaydi? Beni yaninda bulamayacakti. Ama digerlerini bulmam gerekiyordu. Bu konu bekleyebilir miydi? Josh mu? Bella mi? Bella. Kalacaktim. Josh konusu biraz daha bekleyebilirdi. Ama benim hala merak ettigim bir sey vardi. Bella neden öyle davranmisti? Josh hakkinda benim bilmedigim neyi biliyordu. Neden inanmamisti bana? Canimi yakiyordu onun o aci dolu yüzünü hatirlayinca. Sanki atmayan kalnim parcalara ayrilacakti.
Ama simdi Bella'nin masum yüzüne bakarken unutabiliyordum o aciyi kisada olsa. Su an benim kollarimda, benim evimde, benim odamda yatiyordu. Melegimdi o benim. Bana özel bir melek, bana özel bir seytandi ayni anda. Susamiyordum su an. Biraz daha kolaydi böylece onun yaninda durmak. Yaninda yatmak. Bir vampir olsaydi... Hayir! Böyle düsünmemem gerekiyordu! Bella bir insan kalacakti. Ne pahasina olursa olsun kalbi atacakti. Bir gün bunun böyle olmayacagini bilmek acitiyordu atmayan kalbimi ama ne olursa olsun bir vampire cevirmeycektim onu. Bir insan olarak yasiyacakti ve bir insan olarak ölecekti. Ölecekti. Tekrar aciyordu kalbim. Daha siki sariyordum onu, biraz daha cekiyordum onu yanima. Sanki böyle gelecegimiz degisebilecekmis gibi. Titriyordu. Üzerini örtmek icin bir sey bulmam gerekiyordu. Hafifce cektim kollarimi onu uyandirmamak icin, ama nafile.
„Edward?“
„Burdayim melegim, hemen geliyorum. Üsüyorsun. Üzerine örtmek icin bir sey bulmaya gidiyorum.“
„Gitme. Edward, burda kal. Üsümüyorum.“
„Bella...“ Tekrar kesiyordu sözümü.
„Lütfen, Edward, gitme.“
„Peki, tamam.“ Almistim onu tekrar kollarima. Hemen uyuya kalmisti. Benim kollarimdaydi melegim ve bu beni degisik ama cok güzel bir sekilde rahatlatiyordu.
Gece bir daha uyanmamisti. Misil, misil uyumustu kollarimda. Ilk gecirdigimiz gece gibi. Ne kadar cok sey degismisti. Saatin kac oldugunu bilmiyordum. Dikkat etmemistim. Bella'yi seyretmistim. Melegimi. Adimi sayiklamisti bütün gece. Benim adimi ve annesinin adini sayiklamisti. Cok merak ediyordum acaba ne görmüstü? Renée'yi uzun zamandir sayiklamiyordu. Acaba bir sey mi olmustu? Benim bilmedigim bir sey?
Bella yavas, yavas kendine geliyordu. Sesi daha güclü cikiyordu, bir sayiklama degildi artik.
„Edward?“ Uyanmisti. Kalbi daha cabuk atiyordu ve nefesi hizlanmisti sanki biraz.
„Burdayim, melegim.“ Elleri bir sey ariyorlardi, ve sonunda benim ellerimi bulmuslardi. Biraz daha yaklasiyordu. Yüzünde tanimadigim bir sey vardi. Sanki melegim hem aci cekiyor, hemde utanc duyuyordu.
„Özür dilerim.“ Yüzünü gögüsümde saklamisti ve ben yüzünü göremiyordum. Ama kelimelerinede anlam veremiyordum.
„Neden?“
„Dün aksam icin.“ Biraz durakladiktan sonra cikmisti bu kelimeler Bella'nin agizindan ve bu kelimeler acitiyordu icimi, cünkü Bella'nin dünkü hali geliyordu aklima. Kelimeleri, yüzü... Aninda her yerim sertlesiyordu. Bella'nin bunu fark ettigini biliyordum. Dahada yaklasiyordu bana.
„Edward...“ Cevap vermiyordum.
Birden sesler duymaya basladim. Ailem geri gelmisti. Ve simdi konusmanin vaktinin geldigini üsünüyorlardi.
„Bella. Carlisle ve digerleri geldi.“ Hemen kalkiyordu. Sacini düzeltmeye calisiyordu.
„Inelim.“ Beraber asaya inerken herkesin bu kez oturma odasinda toplandini duyuyordum. Piyanomum yaninda belkiyorlardi bizi.
Yanlarina geldigimizde Alice hemen konuya girmek istiyordu. Ama benim önce Bella'ya bir soru sormam gerekiyordu.
„Simdi...“
„Bir dakika Alice.“ Önce bu soruya bir cevap istiyordum. „Bella?“
„Efendim, Edward?“
„Dün...“ Kendimi toparlamam gerekiyordu. „Dün neden öyle davrandin?“ Hepimiz Bella'nin cevabini bekliyorduk. Ve Bella hepimize teker, teker bakip, nasil cevap verebilecegini düsünüyordu. Ve ben su an anlamistim. Bella'nin verecegi cevap benim hareketlerimi degistirebilirdi...