tarafından KübraCullen Çarş. Haz. 17, 2009 1:35 am
iyi o zman 3. bölüm...
3. Bölüm (Alice)
Kimdi o? Bella'nin yanindaki kimdi? Neden görememistim ben onu? Ne oluyordu bana? Bella birden sariliyordu bana. Bende özlemistim onu. Ama su an aklimda baska seyler vardi.
„Bella?“ Tanimadigim yeni bir sesti bu. Kimdi bu? Edward niye öyle bakiyordu ona? Kollarindan tutuyordum tekrar. Ona birsey yapacagindan korkuyordum.
„Ahh, Josh. Özür dilerim. Seni unutmusum. Edward, Alice bu Josh. Aslen burayilmis ama sonra ailesiyle tasinmislar. Birtek büyük annesi ve büyük babasi kalmislar. Josh'da bundan sonra bizim okulda okuyacak.“ Josh. Demek Josh'du adi. Edwardin cok sessiz hirladigini duyuyordum. Bella'nin bunu duymasi imkansizdi. Belki Edward bile fark etmemisti hirladigini. Bella'nin kalbi o kadar cabuk ve sesli atiyordu ki...
„Merhaba, ben Josh Parker.“ Elini uzatiyordu önce bana cömert bir sekilde. Tam elimi uzatacakken Edward biraz daha hizli davrandi benden.
„Memnun oldum. Bende Edward. Bella'nin erkek arkadasi.“ Ne arada kurtarmisti kendini benden? Bella'dan? Sikiyordu bayagi Josh'un elini. Ben Josh'un yüzünde biraz aci görecegimi tahmin ediyordum. - Tahmin ediyordum. Ilk kez su an kullaniyordum bu cümleyi. Ne garipti. Canim sikilmaya baslamisti bu konuda. Neden Göremiyordum onu? - Josh'un yüzünde aci yoktu, sanki biraz sasirmis gibiydi. Edward'in onun düsüncelerini okudugundan emindim. Ne oluyordu? Böyle kör olmayi ilk defa yasiyordum vampirlik hayatimda.
„Bende.“ Sonunda cevap verebildi Josh. Sesi biraz öncesine göre daha kisikti. Fisildiyor gibiydi ama Bella duymus olmaliydi.
„Buda Alice.“ Bir seyler yapmam gerekiyordu.
„Memnun oldum.“ Sonunda bende cikarabildim dudaklarimdan bu kelimeleri.
Uzun bir süre kimse bir sey söylemedi. Gergindi ortam ve Bella'da bunu hissetmis olmasi gerekiyordu.
„E Josh? Yok mu büyük annen?“ Gerginligi azaltmaya calisiyordu. Edward o kadar gergin duruyordu ki. Kollari Bella'yi birakmiyor, ama gözlerinide Josh'un üzerinden ayirmiyordu. Josh Bella'ya cevap vermek yerine bakiniyordu etrafina. Bizim biraz ilerimizde bayan Parker el salliyordu bize dogru.
„Ordalarmis. Ben gitsem iyi olacak. Fazla bekletmiyeyim onlari. Görüsürüz Bella. Iyi günler.“ Son sözleri bizeydi. Ama Edward bir sey duyuyor olmaliydi ki, hirliyordu sadece ona.
Geldigi gibi emin adimlarla gidiyordu Josh ailesinin yanina. Daha dayanamiyacaktim. Ne oldugunu bilmem gerekiyordu.
„Edward...?“ Sorumu bitirmeden cevapliyordu:
„Sonra Alice.“
„Peki.“ Anlamistim, Bella'nin bunu bilmemesi iyi olacakti. Onun icin susuyordum.
„E Bella, neler aldin bakalim?“ Bella konu'nun degistiginden rahatlamisti biraz. Kalbi daha hafif atiyordu.
„Cok güzel seyler aldim. Sana bir sürü hediye.“ Bella'nin alis-veris yapmis olmasi bile dikkatimi cekmiyordu su an. Sadece bir
„Mhhmm...“ cikartabiliyordum. Bella bundan yalnis anlam cikartiyordu.
„Ama tabii ki sen hediyelerimi gördün.“ Kendimi toparlamam gerekiyordu.
„Evet, Bella. Cok güzeller, cok tesekkür ederim.“ Normal ses tonuma dönmüstüm.
„Hadi gidelim artik.“ Edward'da biraz rahatlamisti.
„Evet gidelim. Evimi özledim.“ Edward artik neredeyse eskisine dönmüstü.
„Sen Forks'u mu özledin?“
„Evet, ne var bunda?“ Benide rahatlatiyorlardi bu konusmalariyla Edward. Onlarin kücük atismalarini cok özlemistim bunu fark ediyordum.
Arabaya giderken Bella sordu o yasak soruyu.
„Josh'dan neden hoslanmiyorsun Edward?“ Edward cevap vermek yerine susmayi tercih etti. Ama Bella rahat birakmiyordu. Kararliydi bir cevap alacakti.
„Edward?“ Biraz düsündü Edward cevap vermeden önce. Sonra sakin bir ses tonuyla yalan söyledi Bellaya.
„Düsünceleri ... pek hos degildi.“
„Ne düsünüyordu ki?“ Bende merak ediyordum bunu. Ama Edward'in yalan söyleyecegini biliyordum.
„Bella, bunu sana söylemek pek dogru olmaz.“ Yalan söylemek istmeiyordu anlasilan.
„Iyi, peki.“ Ikimizde sasirmistik. Bella vazgecmisti. Bu kez önce ben davranmistim.
„Bella, senin basina tas mi düstü?“
„ Ne oldu ki?“
„Senin dik kafaligin kaybolmus.“
„Haa. Josh söy-“ Ama sözünü biteremeden Edward baslamisti hirlamaya ve Bella'yi üzecegini anlamistim.
„Edward...?“
„Bella, onunla daha görüsmeni istemiyorum.“
„Kiminle?“
„Bella, kimin hakkinda konustugumu biliyorsun.“
„Hayir.“ Artik ben karismaya karar vermistim. Edward arabayi kullaniyordu ve su an cok sinirliydi.
„Bella, bencede Edward hakli. Bu Josh'da benim göremedigim ama hissettigim birseyler var.“
„Nasil yani? Sen Josh'u göremiyor musun?“ Su an cok dikkatli olmamiz gerekiyordu. Yalnis birsey söyledigimiz anda Bella'yi kayip edebilirdik. Josh'a yakindi, bu gözlerinden anlasiliyordu.
„Hayir, Bella. Onu göremiyorum ve senin geleceginide. Bunun nedenini ögrenene kadar lütfen bizi dinle.“
Bir anda gelecek degisti. Bella yoktu. Bizde Forks'da degildik. Ilk kez görüyordum burayi. Birileri geliyordu. Kimsi bunlar? Simdi tanimistim onlari. Volturi ailesi geliyordu.
Tekrar degisti gelecek. Bellayla Edward'i gürüyordum. Edward Bella'yi kollarina almis kosuyordu. Ama Bella kendini kurtarmaya calisiyordu sanki.
Hic bir sey göremiyordum. Kimsenin gelecegini göremiyordum ve bu beni cok korkutuyordu.
„Alice? Edward ne oldu? Alice ne gördü? Ya neler oluyor? Lütfen banada söylermisiniz?“ Bella su an burdaydi, bizim yanimizda, ama tehlikeden uzak miydi? Güvende miydi? Bilmiyordum. Ilk defa kullaniyordum bu kelimeyi. Degisik bir duyguydu ve ben bu duyguyu hic begenmemistim. Edward'da benim gibi nefes almiyordu su an. Alamiyordu.
„Ne demek oluyor bu Alice?“
„Bilmiyorum Edward. Su an hic bir sey bilmiyorum. Bunu sende biliyorsun.“
Edward yolumuzu degistiriyordu. Aslinda nerdeyse gelmistik Bella'nin evine. Hemen geri dönüyordu.
„Edward nereye gidiyoruz?“
„Bize. Alice sende bir seyler görmeye calis.“
„Tamam.“
Kafamdaki her seyi kapatmaya calisiyordum. Hic bir seyi algilamiyordum. Ama ne kadar denesemde hic bir sey yoktu. Her sey bembeyaz di. Angela, Mike ve Jessica'nin geleceklerini bile görmeye calisiyordum. Hic bir sey yoktu ama. Kimse'nin gelecegi yoktu. Sanki her kez ölmüstü ve onun yüzünden bir sey göremiyordum.
Birden o beyaz perde düstü. Her sey görünüyordu. Normaldi her sey sanki. Bella mevzun oluyordu. Hic bir sey anlamiyordum. Ve tekrar geliyordu o beyaz perde. Tekrar hic birsey göremiyordum.
„Alice.“ Gerceye geri döndüm ismimi duyunca.
„Geldik. Hadi. Konusmamiz gerek.“
Icerde herkez bizi bekliyordu. Jasperim anlamisti herhalde bizim gergin oldugumuzu. Bir rahatlama geldi birden. Rahattim. Takmiyordum artik göremedigimi. Büyük yemek masasina oturuyorduk. Edward kollarina Bella'yi almis yürüyordu. Anlamistim. Karar vermisti. Bize Josh'un düsüncelerini söyleyecekti. Cok merak ediyordum. Belki o düsünceler bir aciklama verebilirdi bir sey göremememin.
„Biraz önce Bella'yi havaalanindan aldigimizda yaninda birisi vardi...“ Edward baslamisti konusmaya.
„Josh.“ Bella Edward'in sözünü kesmisti.
„Annemlerin Jacksonville deki komuslari.“ Edward devam ediyordu konusmaya.
„Ve ben geldiginde düsüncelerini okudum. Bagiriyordu resmen. Sasirmistik Alicele onu görünce. Alice Bella'nin yaninda birisinin olacagini görmemisti. Neyse süsüncelerini okuyunca sasirdim. Böyle bir seyin olabilecegini bilmiyordum. Josh...“ Gerek yoktu aslinda, ama Edward derin bir nefes aliyordu. „Josh yari insan, yari vampir.“
Ve hepimiz saskin bir sekilde bakiyorduk Edward'in yüzüne. Hepimiz bu duydugumuzu islemeye calisiyorduk. Uzun süre sessizdi oda. Bellan'nin kalpatis ve nefes almasindan baska hic bir sey duyurmuyordu. Ve yine o bozmustu bu sessizligi.
„Hayir. Hayir, yalan söylüyorsun!“ Ne oluyordu? Bella neden böyle davraniyordu?