Senaryomun konusu Twilight arkadaşlar; 2. kitabın sonundan itibaren yazmaya başlıyorum.
Karakterleri bilmeyenler için buraya da yazıyorum:
(Isa)Bella Swan: Hikayemizin baş karakterlerindendir. Senaryomu genellikle onun ağzından yazmayı planlıyorum. 17 yaşında Forks'a babasının yanına taşındığında tanıştığı Cullen ailesinin oğlanlarından Edward Cullen'la birbirlerine aşık olurlar.
Edward Cullen: Hikayemizin baş karakterlerindendir. Bir vampirdir ve hep 17 yaşında kalacaktır. Bella'yla birbirlerine aşıktırlar. Bella hariç herkesin zihnini okuyabilmektedir.
Jasper Hale: Rosalie'nin ikizi olarak tanıtılan vampir, Cullen ailesinin bir üyesidir. Kendini insan kanına karşı kontrol etmekte biraz zorlanmaktadır. Alice'le birbirlerine aşıktırlar. İstediği herkesin duygularıyla oynayabilir.
Alice Cullen: Cullen ailesinin bir mensubu, Bella'nın en yakın arkadaşıdır. Jasper'la birbirlerine aşıktırlar. Geleceği görebilir; ancak gelecek değişkendir, başkalarının verdiği kararlara göre gördükleri değişebilir.
Rosalie Hale: Bella'ya karşı pek iyi davranmayan Rosalie, Jasper'ın ikizi olarak tanıtılır ve Emmett'a aşıktır. Saf güzelliğin hayat bulduğu bu vampir, görünüşünün aksine biraz hırçındır ve çok sığ düşüncelere sahiptir. Bella'nın vampir olma isteğine kesinlikle hiç sıcak bakmaz; çünkü onun en çok istediği şey; bir insan olup bebek sahibi olabilmektir.
Emmett Cullen: Çok güçlü olmasının yanısıra, Rosalie'ye aşıktır. Edward'ın en sevdiği erkek kardeşi olan Emm, ailenin en komiğidir. Bella'yla da dalga geçmeye bayılır.
Carlisle Cullen: Ailenin yaratıcısı, aralarında ilk vampir olandır. Bir doktor olan Carlisle, insan kanına en dayanıklı olandır. Esme'nin eşidir.
Esme Cullen: Her ne kadar ilk Edward, sonra Esme vampir olmuş olsa da Esme evin annesidir ve herkes onu öyle kabul eder. Ailesine olan sevgisi en kuvvetli olan Esme, Bella'yı ve evlatlık çocuklarını(Edward, Rose, Emm, Jazz ve Alice onların evlatlık çocuklarıymış gibi tanıtılır) çok sever.
Charlie Swan: Bella'nın babasıdır. Annesinden boşandıktan sonra Forks'taki evinde yaşantısına yalnız olarak devam etmiştir. Bella geldikten sonra bu yalnızlığı dinen polis şefi Charlie, Alice'i çok sevdiği gibi Edward'ın kızını terk ettikten sonra kızının girdiği depresyon nedeniyle Edward'ı hiç sevmez.
Renée (soyadını unuttum xD): Bella'nın annesidir. Phil ile olan evliliği çok mutlu geçmektedir. Florida'da eşi Phil ile oturmakta olan Renée, saf ve biraaz da salaktır.
Phil (soyadını unuttum xD): Bella'nın annesi Renée'nin kocaı olan Phil bir beyzbol oyuncusudur.
Jacob Black: Bir kurtadamdır. Edward Bella'yı terk ettikten sonra onun en yakın arkadaşı olmuş, daha sonra da ona aşık olmuştur; ancak Bella onu sadece yakın bir arkadaşı olarak görmektedir. Edward geri döndükten sonra Bella'yla konuşmamaya başlamıştır.
Victoria (soyadını hatırlamıyorum xD): James'in eşidir, James Edward ve ailesi tarafından öldürüldükten sonra Bella'nın peşine düşmüştür, onu öldürmek istemektedir.
Arkadaşlar, önemli karakterleri yazdım buraya, eğer unuttuğum biri varsa lütfen hatırlatın xD
İşte tanıtımım:
Seviyorum seni; ama ölesiye diyemeyeceğim; çünkü benim yaşamım seninkinden değersiz. Yemin de etmeyeceğim, hem değişir her şey,sonra aşkım da değişken olmasın? Ruhumdan vazgeçerim senin için diyemeyeceğim; çünkü o artık senin zaten ve gözlerinin içine bakıp da gerçekleri bilmeye nasıl katlanırım? Sevmek değil bu; sevenler ayrılır. Aşk da değil bu; aşkın ateşi söner. Sadece gözlerine bakabilirim şimdi ve ellerimi ellerine kenetlemiş senin gerçek olduğunu umabilirim.
Aşabiliriz her şeyi, aşk her şeyin üstesünden gelebiliyorsa, hissettiklerim aşktan da yüce. Ben bir kere sana hapsolmuşum bir daha çıkmamak üzere, neden uğraşayım kaçmak için? Hem bu bensem eğer, şaşırmalıyım beni hapsettiğin için, kaç kişi bunu hak edebilir ki? Ben değil; ama vazgeçmem yerimden; tek arzum belki seni alıp saklamak her şeyden; ama içinde hapsolmaya razıyım daha dünden.
Yıldızları seviyorum, karanlıksız gözükemiyorlar; ve karanlığı da seviyorum, her şeyden saklanıyorum orada; ve her şeyden saklanmayı da seviyorum; çünkü senin kollarında oluyorum. Hem bak bu da yeter bana: Gün Doğana Kadar Kal Yanımda...