Twilight - Fan Forum

Daha Kaliteli Hizmet İçin Üye Olunuz

Join the forum, it's quick and easy

Twilight - Fan Forum

Daha Kaliteli Hizmet İçin Üye Olunuz

Twilight - Fan Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Twilight - Fan Forum

Üç şeyden kesinlikle emindim. Birincisi Edward kesinlikle bir vampirdi. İkincisi onun ne kadar güçlü olduğunu bilmediğim bu vampir yanı benim kanıma susamıştı.Üçüncüsü, koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde ona aşıktım!


2 posters

    Harry Potter ve Melez Prens

    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:20 pm

    Genel Bilgi


    2007 yazının hit filmi "Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı"nı yönetmiş olan David Yates, bu kez de "Harry Potter ve Melez Prens" için yönetmen koltuğuna oturdu. Tüm Harry Potter filmlerinin yapımcısı olan David Heyman da filmin yapımcılığını David Barron'la birlikte gerçekleştirdi. Filmin J.K. Rowling'in kitabından uyarlanan senaryosu, serinin ilk dört filminin senaryolarını kaleme almış olan senarist Steve Kloves'un imzasını taşıyor.

    Warner Bros. Pictures bir Heyday Films yapımı olan, Warner Bros. Pictures'ın J.K. Rowling imzalı sevilen roman dizisine dayanan Harry Potter serisinin altıncı filmi "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens"i sunar. Bir kez daha, Daniel Radcliffe, Rupert Grint ve Emma Watson canlandırdığı genç büyücüler Harry Potter, Ron Weasley ve Hermione Granger, Lord Voldemort'un dönüşünün ardından yeni meydan okumalar ve tehlikelerle karşı karşıya kalıyorlar. Harry Potter oyuncu kadrosunda bir kez daha yer alan isimler ise şöyle: Bellatrix Lestrange rolündeki Helena Bonham Carter; Rubeus Hagrid rolündeki Robbie Coltrane; Profesör Filius Flitwick rolünde Warwick Davis; Profesör Albus Dumbledore rolünde Michael Gambon; Profesör Severus Snape rolünde Alan Rickman; Profesör Minerva McGonagall rolünde Maggie Smith; ve Molly Weasley rolünde Julie Walters.

    Genç yıldızlardan bazıları da tekrar Hogwarts öğrencisi olarak karşımıza çıkıyorlar: Bunların arasında Harry'nin ezeli rakibi Draco Malfoy'u canlandıran Tom Felton; Luna Lovegood rolündeki Evanna Lynch; ve Weasley klanının en genç üyesi Ginny Weasley'yi canlandıran Bonnie Wright sayılabilir.

    İki tane ödüllü oyuncu da bu zengin oyuncu kadrosuyla birlikte, ilk kez bir Harry Potter filminde rol alacaklar. Bunlardan Oscar ödüllü Jim Broadbent ("Iris", "The Chronicles of Narnia: The Lion, the Witch and the Wardrobe") filmde Harry'ye bir zamanlar Melez Prens'e ait olan ve genç büyücü için paha biçilmez olduğunu kanıtlayan İksirler kitabını veren Profesör Horace Slughorn'u canlandırdı. Oscar ödüllü aktris Helen McCrory ise ("Becoming Jane," "The Queen") Draco Malfoy'un annesi, kötü kalpli Bellatrix Lestrange'ın kız kardeşi Narcissa Malfoy rolüyle sinemaseverlerin karşısına çıkacak.
    Ayrıca, pek çok yeni yetenek de sinemaya "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens"le adım attı: Jessie Cave, Ron Weasley'de gözü olan Lavender Brown'ı; dokuz yaşındaki Hero Fiennes Tiffin, Tom Riddle'ın 11 yaşındaki hâlini; 16 yaşındaki Frank Dillane ise Lord Voldemort olma yoluna girmiş genç Riddle'ı canlandırdı.

    İki kez Oscar adayı Bruno Delbonnel ("A Very Long Engagement", "Amelie") ilk kez bir Harry Potter filminde görüntü yönetmeni olarak görev alacak. Kamera arkasında birlikte çalıştığı kişiler ise Harry Potter'ın deneyimli isimleri Stuart Craig (yapım tasarımı), Mark Day (kurgu), Jany Temime (kostüm tasarımı), Nick Dudman (yaratık ve makyaj efekti tasarımcısı), John Richardson (özel efektler amiri), Tim Burke (görsel efektler amiri) ve Nicholas Hooper (beste).

    "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens"in dağıtımı bir Warner Bros. Entertainment kuruluşu olan Warner Bros. Pictures tarafından gerçekleştiriliyor.

    "Harry Potter ve Melez Prens", tescilli IMAX DMR®️ kullanılarak dijital ortamda yeniden mastıra aktarılmak suretiyle bir 'IMAX 3D Experience'a, yani IMAX®️'ın benzersiz görüntü ve ses kalitesine sahip bir yapıma dönüştürüldü. Film, 15 Temmuz'da ülke çapında Warner Bros. Pictures tarafından gösterime sunulacak. IMAX'ın devrim yaratan 2D'den 3D'ye dönüştürme teknolojisi kullanılarak, filmin açılış sekansı IMAX 3D'ye dönüştürüldü. Film IMAX®️ 3D donanımı olmayan belirli bölgelerde tamamen IMAX 2D olarak gösterilecek. Kristal kadar net görüntüleri, lazerle düzenlenmiş dijital sesiyle ve azamiye çıkartılmış görüş alanıyla, IMAX dünyanın en kapsamlı sinema deneyimini sunar.
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:21 pm

    Yapım Hakkında


    --------------------------------------------------------------------------------

    KARANLIK VE IŞIK

    "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens", Harry'nin hayatı, arkadaşları ve düşmanlarına ilişkin yeni bir sayfa açmakla kalmıyor, mizah ile kırık kalpleri, aşk ile kefareti, geçmiş ile şimdiyi daha önce hiç olmadığı bir şekilde harmanlıyor. Ve Lord Voldemort'un dönüşünün arifesinde, iyi ile kötü arasında yapılan seçim daha önce hiç olmadığı kadar ciddi sonuçlar doğuruyor.

    Heyman bu konuda şunları söylüyor: "Harry Potter kitaplarının merkezi temalarından biri, yaptığımız seçimler ve bunların en sonunda dönüp dolaşıp bizi tanımlamaları. Bu, bizim de filmlerde irdelediğimiz ve irdelemeye devam edeceğimiz bir konu. Kitaplardan her biri, tıpkı filmlerde olduğu gibi, Harry'nin hayatında farklı bir yılı anlatıyor. Altıncı film de buna istisna teşkil etmiyor. Son filmde, rüyalarla boğuşan, kendini sorgulayan ve kendi iblisleriyle mücadele eden Harry'yi farklı bir evrede izledik. Şimdi bir yaş daha büyüdüğü için farklı meseleler ve sorumluluklarla karşı karşıya".

    Belki de artık büyücü çocuk denemeyecek olan başrol oyucusu Daniel Radcliffe ise, "Bana göre, filmler her zaman masumiyetin yitirilişiyle ilgiliydi. Harry bu dünyaya girdiğinde, her şey tek kelimeyle inanılmaz, ışıltılı ve bir bakıma saftı. Ama film ilerledikçe, bunlar parça parça oluyor ve Harry fark ediyor ki büyücüler dünyası daha önce içinde büyüdüğü dünya kadar hatta belki daha da fazla zorluk barındırıyor" diyor.

    Ne var ki, bazı zorluklar vardır ki her iki dünyanın ergenleri tarafından paylaşılmaktadır. Yapımcı David Barron ergenlik tehlikelerini ortadan kaldıracak bir büyü olmadığını şu sözlerle ifade ediyor: "Gönül ilişkileri, hangi yaşta olursanız olun kolay değildir, ama ergenlikte özellikle zordur. Bence Jo (J.K. Rowling) kitapta bunu harikulade yakalamış; başarılı yönetmenimiz David Yates ve yetenekli oyuncularımız da bunu perdeye yürekleriyle ve mizahla aktarmayı başardılar".

    Heyman da, "Jo bize, her biri birer mücevher olan, bu muhteşem kitapları hediye etti. Onun hayal gücü beni her seferinde şaşırtmaya devam ediyor. Her Harry Potter kitabı yeni zorlukları ve yeni fırsatları beraberinde getiriyor; dolayısıyla, bu filme gelirken her zamanki kadar heyecanlıydık".

    Yönetmen David Yates, Harry Potter dünyasına serinin beşinci filmi olan "Harry Potter and the Order of the Phoenix/Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı" ile adım attı. "Geçen filmde o kadar muazzam bir deneyim yaşadım ki tekrar çağırıldığım için çok mutlu oldum" diyor yönetmen ve ekliyor: "Altıncı kitaba bayıldım. Son derece eğlenceli. Hogwarts'a hiç görmediğimiz kadar romantizm getirmenin yanı sıra, Voldemort'un geçmişine tuttuğu ışık sayesinde serinin sonraki bölümleri için çok önemli bilgiler içeriyor.

    Yönetmen sözlerini şöyle sürdürüyor: "Yeni yıl Harry, Ron ve Hermione için yeni mücadeleleri de beraberinde getiriyor; ve yaşları ilerledikçe karakterleri daha da karmaşıklaşıyor. Dan, Rupert (Grint) ve Emma'yla (Watson) birlikte karakterlerin daha derin yönlerini irdelemekten gerçekten memnuniyet duydum. Üçü de rollerini zorlamaya ve zorlanmaya hakikaten istekliydiler çünkü hepimiz yeni hikayelerde bu karakterlerin büyümelerini ve gelişmelerini istiyoruz"

    Oyuncular da yönetmenin bu övgülerine aynı şekilde karşılık veriyorlar: "David'le çalışmak çok keyifli" diyor Radcliffe ve ekliyor: "Sette onu görmeyi dört gözle bekliyordum çünkü muazzam bir enerjisi ve coşkusu var ki bu muhteşem bir şey".

    Harry'nin en iyi dostu Ron Weasley'yi canlandıran Rupert Grint şunu ekliyor: "Hepimiz David'le çok iyi anlaşmıştık; o yüzden geri dönmesine sevindik. Senaryonun üzerinden geçerken, bizim karakterler hakkındaki yorumlarımıza gerçekten kulak verdi; öte yandan, bize büyük ölçüde yardım ve rehberlik de sundu".

    "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens"in senaryosunu ilk dört Harry Potter filminin senaryosunu kaleme almış olan Steve Kloves yazdı. Heyman bu konuda şunları söylüyor: "Bu filmde, önceki filmlerden daha fazla olmak üzere, geçmişten gelen bazı hikayelerin devamının sağlanması gerekiyordu ki bu da büyük bir zorluktu. Bunları ustalıkla ören Steve Kloves gibi bir yazarın elinden çıkan harika bir senaryomuz olduğu için şanslıydık. David Yates de bu hikayeleri çok güzel işledi. O, muhteşem bir yönetmen. Kendisi için, iyi bir hikaye anlatmanın yanı sıra, karakterlerin insaniyeti de çok önemli. David bu filmde oyuncularımızın daha önce hiç görmediğimiz yeni yönlerini ortaya çıkarmaya devam ediyor".
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:21 pm

    PROFESÖR SLUGHORN

    "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens"in açılışında, Yates'in ifadesine göre, "Lord Voldemort saklandığı yerden çıkıp geri döndüğü için büyücüler dünyasında çok gergin günler yaşanıyor".

    Karanlık Lord'dan güç alan Ölüm Yiyenler açık açık ve diledikleri gibi saldırmaktadırlar ve Muggle dünyası bile onların saçtığı dehşetten nasibini alır. Meşum kara bulutlar Londra semalarında süzülürken, insanlar gökyüzüne bakıp aşina olmadıkları bir tehlikenin varlığını hissederler. Birden bire üç Ölüm Yiyen bulutların içinden fırlayıp şehir boyunca uçar ve arkalarında yıkım bırakırlar. Çıplak gözle görülemeyen Ölüm Yiyenler, Londra'nın Millenium Brigde'ininin (Milenyum Köprüsü) etrafında dolanıp, köprünün eğilip bükülmesine ve ardından da yıkılmasına neden olurken, yayalar hayatlarını kurtarmak için oraya buraya koşuştururlar.

    Heyman, "Voldemort'un müritlerinin yarattığı anarşi, büyücüler dünyasının altını oymaya başlamakla kalmıyor şimdi de Muggle dünyasını alt üst ediyor" diyor.

    Harry Potter'ı bir tren istasyonunun kafeteryasında görüyoruz. Genç büyücü bir gözüyle Daily Prophet'in köprü saldırısına ilişkin haberini okurken, bir gözüyle de mesai bitim saatini söylemek için zorlanmasına hiç de gerek yokmuş gibi görünen güzel garson kızı süzmektedir. Ama Harry daha kıza çıkma teklif edemeden, Profesör Dumbledore istasyonun platformunda belirir ve gizli bir görev için Harry'yi apar topar götürür.

    Barron bu konuda, "Harry nereye gittikleri ya da oraya vardıklarında Dumbledore'un kendisinden ne isteyeceği konusunda en ufak bir fikre sahip değil. Ama biliyor ki Dumbledore ondan bir şey yapmasını istiyorsa, mutlaka önemlidir. O yüzden sorgusuz sualsiz söyleneni yapıyor".

    Bilge Profesör Dumbledore rolünü bir kez daha üstlenen Michael Gambon bu konuda şunları söylüyor: "Bu filmde Harry ile Dumbledore arasındaki ilişki okul müdürü-öğrenci ilişkisinin ötesine geçiyor. Harry okul çocuğu olduğu günleri geride bırakıp zeki bir genç adama, ilişkileri de daha çok yakın bir dostluğa dönüşüyor".

    Heyman bunu biraz daha açıyor: "Bu filmde Dumbledore'un Harry'yi bayrağı devralmaya hazırlayışına tanık oluyoruz. Geçmişte de gördüğümüz gibi, bir kez daha Harry için baba figürü oluşturuyor ama Harry artık hikayenin en başındaki o küçük çocuk değil. O artık genç bir adam ve Dumbledore da ona bir şekilde dengiymiş gibi yaklaşıyor. Yine de Dumbledore'un ona rehberlik ettiğini, geleceğe hazırladığını görüyoruz. Bu öyle bir gelecek ki Harry'nin kaçınılmaz bir şekilde Voldemort'la yüzleşmesini içeriyor".

    Budleigh Babberton kasabasına vardıklarında, Dumbledore, Harry'yi bir Muggle ailesinin baştan aşağı aranmış gibi görünen evine götürür. Evde kimse yaşamıyormuş izlenimi hakim olsa da, Dumbledore'un eşya yığınlarının arasına saklanmış birini bulması uzun sürmez. Bu kişi yıllar önce Hogwarts'un sevilen İksir Profesörü olan Horace Slughorn'dur. Yıllarca önce emekli olan Horace, en iyi öğrencilerinin anılarını hâlâ içinde taşımaktadır. Bunlardan biri olan Tom Riddle, Karanlık Sanatlar'a özel bir ilgi besleyen bir öğrencidir.

    Voldemort'un öldüğüne inanılan günlerde, küçük çocuğa ilişkin anılar pek önemsiz görünmektedir. Ama şimdi Voldemort'un canlı mı canlı olduğu anlaşılınca, Tom Riddle'ın Karanlık Lord'a dönüşümünün tarihçesi, gücüyle ilgili ipuçları barındırabilir. Dumbledore, Horace Slughorn'un Tom Riddle'ı gayet iyi hatırladığına emindir çünkü Tom bir zamanlar onun yıldız öğrencilerindendir.

    Barron bu konuda şunları söylüyor: "Slughorn toplumda önemli bir yer sahibi olmak isteyen biri. En iyileri tanımayı ve arada bir kendi dünyalarının ünlü isimlerini ortaya atmayı seviyor. Hogwarts'ta profesör olduğu dönemde bunların birçoğunu okutmuş olmaktan ve onlarla hâlâ görüşüyor olmaktan muazzam gurur duyuyor. Bu durum onun gururunu okşuyor".

    Horace Slughorn'u canlandıran deneyimli aktör Jim Broadbent, rolünü şöyle tanımlıyor: "Büyüleyici, zengin bir karakter. İşi konusunda tutkulu ve iksir dalında inanılmaz bilgili. İşinin ehli ama kusurları da var. Geçmişinden gelen ve üzerinde hâlâ ağırlığını taşıdığı karanlık bir sırrı var: Bunun ortaya çıkmaması için çok uzaklara gitmiş... işte Harry Potter burada devreye giriyor. Harry, Slughorn'un Hogwarts'a dönmesi için yem görevi görüyor".

    En başarılı öğrencilerinin zafer ışıltılarını üstünde hissetmekten hoşlanan Slughorn, onların fotoğraflarını gururla işaret edebileceği bir rafa dizmiştir. Dumbledore'un ise hiç şüphesi yoktur ki ünlü Harry Potter, yani Seçilmiş Kişinin ta kendisi, bu koleksiyonun "tacı" olacaktır.

    Yine de, Slughorn fazla istekli görünmemek için elinden geleni yapar: "Daha büyük bir ofis ve büyük bir zamda diretiyor" diyor Broadbent.

    Slughorn'un daha iyi bir ofis için talepleri yapım tasarımcısı Stuart Craig ve ekibi için harekete geçiş emri gibiydi. Craig bu konuda şunları söylüyor: "Talimat böyleydi: Ona çok şaşalı bir ofis verecektik. Burasının zengin ve dramatik olmasını, güçlü bir mimari yapıya sahip olmasını istedik. Çok büyük bir şöminesi ve dağları gören enfes bir terası var. Bu ofisin en çok ihtiyaç duyduğu şey, karaktere uygun bir teatrâllik hissiydi".

    "Set muhteşemdi. Horace daha iyi bir yer istediği için memnunum" diyor Broadbent gülümseyerek ve ekliyor: "Harikaydı".

    Kostüm tasarımcısı Jany Temime de Horace karakteri için kıyafetler yaratırken eğlendiğini dile getiriyor ve karakteri şöyle tanımlıyor: "Biraz züppe biri. Profesör Slughorn güzel şarabı, güzel yemeği ve elbette güzel kıyafetleri seven, oldukça egzantrik bir İngiliz centilmeni. Ona iri desenli tüvit takımlar ve küçük papyonlar hazırladık. Ayrıca, Noel partisinde ona çok şık bir kadife takım giydirdik. O çok görkemli biri. Ama aynı zamanda, bir süredir çalışmadığı için kıyafetleri azıcık yıpranmış. Dolayısıyla, kıyafetleri güzelse de, bir kaç sarkık düğme gibi kusurları da var".

    Temime, Broadbent'in, deyim yerindeyse, kalıbının adamı olmasına da yardım ettiğini ifade ediyor: "Onu ince yastıklarla kaplamak zorunda kaldık çünkü Horace karakteri Jim'in gerçekte olduğundan çok daha dolgun biriydi. İlk kostüm provasına geldiğinde, içeri Jim Broadbent olarak girdi, Profesör Slughorn olarak çıktı. Onunla çalışmak bir zevkti".

    Yates de bu görüşe katılıyor. "Jim çok keyifli bir insan. Hem komedi hem duygusallık için muazzam bir kapasiteye sahip. Filme çok şey katacağını biliyordum. Slughorn çok renkli bir karakter. Jim ise risk almaktan korkmadı, abartılı şeyleri denedi ama yine de gerçeklikten kopmadı. Slughorn aynı zamanda gerçek bir züppe; sadece odadaki en önemli kişiyle konuşmayı, diğer herkesi görmezden gelmeyi seviyor. Bunun Jim'i eğlendireceğini düşündüm ki öyle de oldu".

    Heyman da şunları söylüyor: "Jim çapında bir oyuncu Harry Potter ailemize katıldığı için kendimizi inanılmaz talihli hissettik. İlk filmden beri oyuncu kadromuzdaki yetenekli isimlerin varlığı bizim için gurur kaynağı oldu. Jim de en iyilerden biri olarak, setteki sıcaklık ve yardımseverliğiyle bize çok şey kattı".
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:22 pm

    BÜYÜLENMİŞ, RAHATSIZ EDİLMİŞ VE ÇILDIRMIŞ

    Hogwarts'ta yeni bir yıl başlarken, Dumbledore, Büyük Salon'da toplanmış öğrencilere tekrar aralarına katılan İksir Profesörü Horace Slughorn'u takdim eder. Ayrıca, Severus Snape'in nihayet uzun süredir arzuladığı Karanlık Sanatlara Karşı Savunma hocalığına getirildiğini ilan eder.

    Öğrenciler yeni güvenlik önlemleri konusunda da bilgilendirilirler. Dumbledore bu önlemlerin azıtmış Ölüm Yiyenlerin oluşturduğu tehdide karşı hem kendilerini hem de okulu korumak için gerekli olduğunu anlatır. Ne var ki, genç büyücüler ergenlik döneminden geçişlerinde kendilerine yardımcı olacak sihirli bir formülün olmadığını öğrenmek üzeredirler. İç içe geçen aşk hikayeleri, kıskançlıklar, yıkımlar, karşılık görmeyen duygular ve aşkla ilgili rekabetler ergen ya da ergenliği yaşamış her Muggle'ın da aşina olduğu bir şeydir.

    David Barron konuyu şöyle açıyor: "Harry'nin Dean Thomas'la çıkan Ginny Weasley'ye bir takım duygular beslediğini ilk kez öğreniyoruz. Ağabeyi Ron ise Ginny'nin Dean'le çıkmasından çok rahatsız. Bu arada Ron da Lavender Brown'a sırılsıklam aşık. Bu durum ise Ron'a gizliden gizliye aşık olan Hermione'yi kıskançlıktan delirtiyor; o yüzden, Ron'u kıskandırmak için, tahammül edemediği biri olduğu halde Cormac McLaggen'la çıkıyor... Ergenlerin günlük hayatına hoş geldiniz".

    Hermione Granger rolünü bir kez daha üstlenen Emma Watson ise şunları söylüyor: "Bu karakterler genelde kötüyle savaşmak gibi çok büyük sorunlarla uğraşıyorlar; dolayısıyla onların sadece genç birer insan olduğunu unutmak kolay. Bana göre, bu film diğerlerine oranla daha çok romantik komedi tarzında çünkü ilk aşkla, kıskançlıkla, güvensizlikle ve duygusal ilişkilere dair tüm olağan şeylerle tanışmalarına tanık oluyoruz".

    "Harry Potter and the Order of the Phoenix/Harry Potter ve Zümrüdü Anka Yoldaşlığı"nda, Harry'nin Cho Chang'le o meşhur öpüşmesi yer almıştı. Bu filmde, Ron'un "küçük" kız kardeşi Ginny'nin çok hoş bir genç bayana dönüştüğünü keşfeden Harry'nin eski bir arkadaşla yeni bir ilişkiye başladığını görüyoruz. Canlandırdığı karakterle birlikte kendisi de büyüyen Bonnie Wright, Giny'nin Harry'ye çekim duymasına şaşırmadığını söylüyor. "Ginny küçük bir kızken de ağabeyinin en iyi arkadaşından hoşlanıyor ama böyle bir ilişkinin olmayacağını düşünüyordu çünkü Harry ağabeyinin en iyi arkadaşıydı. Yıllar geçtikçe aralarında bir bağ oluştu; Ginny, Harry'nin büyücü dünyasına karşı sorumluluğunu ve 'Seçilmiş Kişi' olarak görüldüğü gerçeğini anlıyor. Farkında olmadığı şey ise Harry'nin de ondan hoşlanmaya başladığı. Bu hem Ginny ve sanırım hem de Harry için bir sürpriz oluyor" diyor genç aktris gülerek.

    Harry ile Ginny arasında filizlenen ilişkinin önünde bir engel vardır: Ginny'nin mevcut erkek arkadaşı Dean Thomas (Alfred Enoch). Ron kız kardeşine göz kulak olmak amacıyla Dean'i yakın takibe almıştır. Harry ise bu takibin yeni öznesi olmamayı tercih eder. Radcliffe bu konuda şunları söylüyor: "Harry, Ginny için çok güçlü duygular beslemeye başlıyor, ama Ginny'nin ağabeyi kendisinin en yakın arkadaşı ve bu dostluğu tehlikeye atmak istemiyor. Aynı zamanda Ginny'yi öpmeyi gerçekten çok istiyor; dolayısıyla bir ikilem içinde. Bence bu çok sevimli ve oldukça eğlenceli".

    Ne var ki, Ginny'nin ağabeyi dikkatini kendi aşk üçgenine yönlendirmek üzeredir. Her ne kadar serinin hayranları Ron ile Hermione arasında birbirlerine asla itiraf etmedikleri duygular beslediklerinden şüphelenseler de, Ron Weasley resmi olarak ilk kez aşık olur. Ama güzel Lavender Brown, Ron'a duygularını hiçbir şekilde gizlemediği gibi, hayranlığı gösterme fırsatlarını asla kaçırmaz.

    "Ron'un nihayet bu filmde bir kız arkadaşı oluyor" diyor Rupert Grint ve ekliyor: "Başlangıçta, kendini pek önemli görüyor. Ama bir süre sonra Lavender'ın kendisine düşkünlüğünün biraz abartılı olduğunu düşünmeye başlıyor çünkü Lavender çok üstüne geliyor ve Ron'u korkutmaya başlıyor: Lavender, Ron'a 'Von-Von' diyor, mücevher hediye ediyor ve Ron bununla nasıl başa çıkacağını bilemiyor. Lavender onu delirtiyor".

    Heyman ise şunları söylüyor: "Lavender kendine özgü bir kız. Sevimli ama kendini dizginlemek nedir bilmiyor. Böylesine atılgan kızlara alışkın olmayan Ron'un üstüne fazla düşüyor. Aslında başlangıçta bu durum Ron'un oldukça hoşuna gidiyor ve doğrusu bunun için onu kimse suçlayamaz. Aralarındaki ilişki mizah için çok iyi bir malzeme oluşturuyor ve Rupert'ın komedi yönünü ortaya koymasını sağlıyor. Bu, filme güzel bir katkıydı".

    Yates de bunu doğruluyor: "Rupert çok doğal bir komedyen. Her zaman hepimizi güldüren şaşırtıcı küçük şeyler buluyordu. Hâliyle komedi sahnelerinde onu yönetmek gerçek bir keyifti. Bu, 'Order of the Phoenix/Zümrüdü Anka Yoldaşlığı'nda pek fırsat bulamadığım bir şeydi".

    Yapımcıların koket Lavender Brown rolü için seçtikleri yeni Harry Potter oyuncusu Jessie Cave, canlandırdığı karakteri şöyle tanımlıyor: "Çok coşkulu ve hareketli bir genç kız ki bu oldukça özgürleştirici. Ron'u elde etme şekli onun üstüne atlamak, öpmek ve neredeyse kemiklerini kıracak kadar sıkıca sarılmak, ama bu durum başkalarının ağzını açık bırakıyor. Oldukça cüretkâr bir davranış biçimi; çoğu kız bu şekilde davranacak kadar sınır tanımaz değildir, ama o istediğini elde etmek için bu davranış biçimini benimsiyor ve çoğu zaman da başarıya ulaşıyor. Öte yandan içinde çok büyük özgüvensizlik barındırdığını da düşünüyorum. Kesinlikle katmanları olan bir karakter ki onu harika yapan da bu".

    "Jessie Cave muhteşem bir aktris" diyor Heyman ve ekliyor: "Rol için seçmelerde pek çok kız izledik, ama Jessie'yi gördüğümüzde aklımızda soru işareti kalmadı; Lavender Brown'ımız oydu. Rupert ile aralarında da müthiş bir elektrik vardı".

    Lavender aynı zamanda Ron'a ilk öpücüğünü de veriyor, ama bu, geçen filmde Harry ile Cho arasındaki öpüşmenin saflığından ve özelliğinden çok uzak: Ron ile Lavender tezahürat yapan bir kalabalığın ortasındayken, Lavender kollarını Ron'un boynuna doluyor ve dudaklarına uzun bir öpücük konduruyor. "Biraz utanç vericiydi çünkü ilk öpüşmemiz, Dan'inkinin aksine, bir oda dolusu insanın önünde gerçekleşti. İkimiz de gergindik" diyor Grint ve ekliyor: "Ama bir kaç kayıt yaptıktan sonra güzel oldu".

    Öpüşme sahnesi yaklaşırken, Radcliffe rol arkadaşından ufak bir intikam almayı planlayışını gülerek şöyle aktarıyor: "Rupert'ın Jessie'yi öpüşünü sabırsızlıkla bekliyordum. Geçen filmde Katie'yi öptüğümde epey bir alay konusu olmuştum. Bu kez sıra bendeydi".

    Öte yandan Lavender'ın Ron'a duygularını alenen göstermesinden hoşlanmayan biri de vardır: Ron'a abayı yakmış olan Hermione. Ama Ron bundan habersizdir. Yates bu konuda, "Birçok açıdan uygun bir çift gibi görünmüyorlar, zira Hermione zeki, düzenli ve ciddi biriyken, Ron'da bu özelliklerin hiçbiri mevcut değil. Fakat onları birbirlerine çeken farklı bir şeyler var" diyor.

    Hermione duyguları konusunda pek açık davranmamıştır ve şimdi kalbi kırılmıştır. Şansını yitirdiğinden korkmaktadır ve daha da kötüsü, rakibi katlanamadığı biridir.

    Watson bunu şöyle açıklıyor: "Hermione, Lavender'dan tek kelimeyle nefret ediyor. Lavender'ın Ron'la birlikte olması başlı başına yeterli bir sebep, ama bence bu nefretin büyük kısmı Lavender'ın Hermione'nin tam zıttı olmasından kaynaklanıyor. Hermione, Lavender'ı sürekli kıkırdayan, havai, ilgi çekmeye çalışan, kız gibi bir kız olarak görüyor ve buna katlanamıyor. Kendisi güçlü ve zeki ki bunlar erkekler için biraz ürkütücü özellikler. Hermione'nin makyaj yapmayı ya da saçını yapmayı bildiğini sanmıyorum. Dolayısıyla, Lavender'la bu açılardan rekabet etmek ona zor geliyor".

    Hermione ile Lavender arasındaki farklılık kıyafet seçimlerinde de kendini gösteriyor. Jany Temime, Lavender'ın kostümlerini kadınsı ve ismine yakışır şekilde renkli olarak hazırladığını söylüyor: "Ona oldukça kadınsı ve güzel şeyler tasarladık. Giyinmeyi sevdiğini göstermek için her sahnede farklı bir kıyafet giymesini sağladık. Üzerinde üniforma bile varken, saçına bağladığı eşarp gibi, kişiliğini yansıtan öğeler taşıyor".

    Bunun aksine, Temime'in dediği gibi, "Hermione giydiği kıyafetlerde son derece ölçülü; çok gündelik ve pratik şeyler giyiyor. Harika görünüyor çünkü Emma güzel bir kız, ama Hermione en büyük artısının zekası olduğunu düşündüğü için insanları giydiği kıyafetlerle etkilemeye çalışmıyor".

    Yine de, ne Lavender ne Hermione, Ron'un aşkını çalmak için aşk iksirine batırılmış bir kurdeleyle sarılış bir kutu çikolataya ve Ron'un bitmek tükenmek bilmeyen iştahına bel bağlıyor. "Alınması için oraya konulmuşlardı ve Ron şekerlemeyi gerçekten seviyor" diyor Grint şakayla.
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:22 pm

    OYUN ALANI

    Gönül işlerindeki rekabet, Ron ve Cormac'in Gryffindor takımında yer almak için mücadele ettikleri Quidditch seçmelerine de uzanır. Hermione'nin dikkatini çekmeye çalışan yakışıklı ve atletik Cormac, (top) Tutucu pozisyonu için Ron'a karşı yarışmaya karar verir. Cormac'i canlandıran Freddie Stroma şunu söylüyor: "Canlandırdığım karakter her şeyde en iyi olduğunu düşünen, kibirli bir gösteriş budalası. Tutucu pozisyonu, ve de Hermione, için yarışarak Ron'u zorlamaya çalışıyor".

    "Ron doğal olarak biraz çekiniyor çünkü Cormac fiziksel olarak Ron'un asla olamayacağı bir düzeyde" diyor Heyman ve ekliyor: "Ama arkadaşlarından biraz yardım alan Ron, Cormac'e dersini veriyor".

    İkinci birim yönetmeni Stephen Woolfenden ise şunları söylüyor: "David Yates'in gerçekten istediği şeylerden biri Rupert'ı kablolarla yukarı asıp, hazırlıksız yakalamaktı. Ona aynı anda 20 Quaffle atıp, çeşitli açılardan çekimler yaptık. Kendisine doğru uçan her şeye verdiği gerçek tepkiler çok komik bazı görüntüler oluşturdu. Ayrıca, kayıtlardaki bu doğaçlama unsur Rupert'ın kontrolsüz görünmesini kolaylaştırdı".

    Takım seçmelerinin yanı sıra, Gryffindor ile Slytherin okulları arasında gerçek bir maç da yapılır. "Quidditch sahnelerinde çalışmak gerçekten harikaydı. Geçen filmde yapamadığım bir şeydi bu" diyen Yates, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Başlangıçtan itibaren, fiziksel açıdan ne kadar zorlayıcı bir spor olduğunu göstermek istedik çünkü eğer bir yandan saatte 90 km. hızla bir süpürgenin üzerinde uçarken bir yandan da Bludger'lara ve birbirinize çarpmamaya çalışıyorsanız oldukça tehlikeli bir şey yapıyorsunuz demektir. Bizim Quidditch maçımızda, oyuncuların havada çarpışıp yere düştüklerine tanık oluyorsunuz; yani oldukça gerçekçi ve çok hızlı bir oyun oldu".

    David Barron ise yönetmene şunları ekliyor: "Bu maçın süpürge üzerinde yapılan bir rollerball (yuvartop) karşılaşması gibi olmasını istedik. Daha önceki Quidditch maçlarından çok daha sert ve çetin ama bir o kadar da eğlenceli".

    Woolfenden uçuşlu sporun kalıplara sığmayan aksiyonunu görüntülemenin "görsel efektlerden dublörlere, özel efektlerden kameramanlara, kostüm departmanından diğer departmanlarına tüm birimlerin muhteşem bir şekilde birlikte çalışmasını gerektirdiğini" belirtiyor.

    Daha önceki filmlerdeki Quidditch sahnelerinde kullanılan uçuş düzeneklerinin "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens" için tekrar tasarlanması gerekti çünkü öncelikle çocuklar büyümüştü. Özel efektler amiri John Richardson şunu söylüyor: "Geçmişte elimizde bulunan süpürge düzenekleri küçük çocuklar için tasarlanmıştı; şimdi ise koca delikanlılar ve genç kızlarla karşı karşıyayız. Her şeyin yeniden geliştirilmesi gerekti".

    Yüksekte uçarken gerçekleşen aksiyonları görüntülemek için kullanılan çeşitli düzenekler de vardı. Bunlardan biri olan Matrix düzeneği bir oyuncuyu ya da dublörü herhangi bir yörüngede hızlı bir şekilde döndürebilirken, onların güvenliğini de kesin olarak sağlıyordu. Dublör koordinatörü Greg Powell, "Bize çok hoş bir akıcılık içinde geniş bir hareket yelpazesi sağladı; ayrıca çok da güvenliydi" diyor.

    Richardson ise gülerek şunu ekliyor: "Önce bir yöne, arkasından tam ters yöne, sonra öne ve arkaya dönebiliyorlardı... Harika görünüyor ama yemekten sonra yapmayı hiç istemezdim".

    Quidditch sekanslarının görüntülenmesinde kullanılan diğer donanımlar şöyle sıralanabilir: Süpürgenin üzerine monte edilerek gerek elle gerek mekanik olarak kontrol edilebilen bir direk; bir insanı havaya fırlatarak serbest düşüşünün kamerayla görüntülenmesine olanak tanıyan Rus salıncağı; ve elbette geleneksel bir tramplen.

    Jany Temime film için yeni Quidditch kıyafetleri tasarladı. Bunların arasında, "kol ve bacaklarda fazladan dolgular ve bir de deri başlıktan oluşan bir koşu kıyafeti" olarak tanımladığı bir eşofman da bulunuyordu. "Maç formaları elbette eşofmanlardan daha gösterişliydi. Her şey elde yapıldı. Hepsi çok kaliteliydi" diyor Temime.

    Maç formalarının görünümünü tamamlamak üzere, görsel efektler amiri Tim Burke ve ekibi, post prodüksiyon aşamasında dijital olarak pelerinler eklediler. Ayrıca, hız duygusunu pekiştirmek için pelerinleri uçuşuyormuş gibi gösterdiler.

    Yapım tasarımcısı Stuart Craig de Quidditch stadyumunun görünümünü yeniledi. "Daha çok ve birbirine daha yakın kuleler kurmak suretiyle oyunculara girip çıkacakları daha çok yer sağlamış olduk. Bu sayede daha çok hareket daha yakından gösterilerek aksiyonu perçinledi. Ayrıca gerçek izleyiciler var. Bence bunlar beraberce çok daha etkileyici oldu".
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:22 pm

    YENİ 'SEÇİLMİŞ KİŞİ'

    Fakat bir öğrencinin eğlence ya da oyuna vakti yoktur: Draco Malfoy bizzat Lord Voldemort tarafından, büyük öneme sahip, sonuçları ise daha da büyük öneme sahip bir görev için çağırılır. Bu, boyundan büyük bir görevdir ama Draco memnuniyetle kabul eder çünkü bu sayede nihayet özlemini çektiği üne kavuşacaktır... ve ona göre, bu görev sayesinde nihayet baş rakibi Harry Potter'la eşit bir konuma gelecektir.

    Draco Malfoy rolünü bir kez daha üstlenen Tom Felton, karakteri için şunları söylüyor: "Draco, Harry'nin spot ışıkları altında oluşunu ve büyücüler dünyasında 'Seçilmiş Kişi' olarak kabul edilişini her zaman kıskanıyor. Şimdi ise Draco'ya 'Seçilmiş Kişi' olma fırsatı veriliyor ve ilk başta bu çok hoşuna gidiyor. Sanırım bunu rüştünü ispat etme şansı olarak görüyor çünkü babası Azkaban'a kapatılmış durumda ve ailenin şanını yürütme görevi Draco'ya kalmış. Draco, Voldemort'a bu iş için doğru kişi olduğunu kanıtlamak, daha da önemlisi babasını gururlandırmak istiyor".

    Draco'nun olgunlaşmaya başladığı giyiniş biçiminden de anlaşılıyor. Okul üniformasının yerine siyah takım elbise giyiyor ve hatta babasının bastonunu kullanıyor. "O, babasının oğlu ve giyimiyle de bunu ortaya koyuyor" diyor Temime ve ekliyor: "Draco'nun kendini Hogwarts'tan ayrılmak üzere gibi düşünüyor olduğunu gerçekten göstermek istedik".

    Ne var ki, Draco'ya verilen görev o kadar korkunç ve tehlikelidir ki annesi Narcissa Malfoy, Karanlık Lord'un gazabını üzerine çekme pahasına, Severus Snape'in evine giderek oğlunun görevini yerine getirmesine yardım etmesini ister. Aristokrat Malfoy ailesinin annesini canlandıran Helen McCrory, "Draco'dan inanılmaz tehlikeli bir görevi yerine getirmesi isteniyor; Narcissa ise oğlunun bunun altından kalkamayacağını düşünüyor. Bu yüzden, oğlunun güvenliğini sağlayabilmek amacıyla gerçek bir dava olduğuna inandığı şeye ihanet ediyor. Çaresiz durumda. O anda gizliden gizliye Voldemort'a diş bilediğini düşünüyorum: Sadakat istemek farklı bir şey, çocuğunun hayatını istemek başka. Narcissa kötü bir insan olabilir ama iyi bir anne" diyor.

    Narcissa'ya kötü kalpli kız kardeşi Ölüm Yiyen Bellatrix Lestrange eşlik etmektedir. Bellatrix, Draco'nun bizzat Karanlık Lord tarafından planlarını gerçekleştirmek için seçilmesinin bir onur olduğunda ısrar etmekte ve Snape'e duyduğu güvensizliği dile getirmektedir. Snape, Narcissa'ya oğluna yardım edeceğini söylediğinde, Bellatrix, Snape'in kararını onu Bozulmaz Yemin etmeye zorlayarak sınar.

    Bellatrix Lestrange rolünü bir kez daha üstlenen Helena Bonham Carter şunları söylüyor: "Sanırım Bellatrix, Snape'e ve diğerlerine hoşnutsuzlukla bakıyor çünkü kendisi Karanlık Lord'un en sadık müridi. Aynı zamanda, Voldemort'un gözdesi olduğuna inanıyor çünkü Azkaban'a gitmiş ve Valdemort kaybolduğunda yanında durmuş; Snape ise, Bellatrix'e göre, her iki tarafı da mutlu tutmaya çalışan bir korkak".

    Özgürlüğünün tadını çıkaran ve Voldemort'un dönüşünden cesaret alan Bellatrix, büyücüler ve Muggle dünyalarında cirit atarak ölüme ve yıkıma neden olur. Ülkeyi kötü şöhretli vahşi kurt adam Fenrir Greyback (Dave Legeno) ve diğer Ölüm Yiyenlerle birlikte dehşete sürükleyen Bellatrix Lestrange, büyücülerin çok sevdiği Diagon Yolu'nu dahi harabeye çevirir. Ama ona özellikle keyif veren şey Harry Potter'ı, onun yakın arkadaşlarını, özellikle de Weasley ailesini hedef almaktır. Harry'nin vaftiz babası Sirius Black'i nasıl öldürdüğünü anlatarak da genç büyücüyü taciz eder.

    Bellatrix ve Greyback'in bir tatil zamanı Weasley ailesinin evine davetsizce giderek yarattıkları felakete değinen Bonham Carter, "Bellatrix kundaklamaktan biraz zevk alıyor" diyor ve ekliyor: "Şimdi savaş da tam anlamıyla başladığı için, istediği kadar anarşist ve kötü olabilir. O gerçek bir kaçık; Bellatrix'te orta karar hiçbir şey yok. İşte onu canlandırmayı böylesine eğlenceli kılan da bu".

    Bellatrix ve yandaşları kargaşa yaratırken, Draco kalenin etrafında sinsice gezinerek, (geçen filmden çok farklı görünen) İhtiyaç Odası'ndaki gizemli Kaybolan Dolap'la deneyler yapar. "İhtiyaç Odası, yapısı gereği, ihtiyaçlarınızı karşılamak için her seferinde kaçınılmaz olarak farklı görünecektir" diyen Craig, açıklamasını şöyle sürdürüyor: "Kocaman bir kasa şeklindeki tavanıyla mimarisi aynı, ama bu kez orayı daha çok devasa bir ardiye gibi yapmayı uygun gördük". Yerden tavana dek uzanan mobilya silsilesi ve diğer öylesine konmuş eşyalar burayı, gerektiği gibi kamufle olmak ya da belli şeyleri saklamak için mükemmel bir yer hâline getirir.

    Tam da annesinin korktuğu gibi, Draco'ya verilen görevin ağırlığı genç büyücüyü ezmeye başlar. Felton bu konuda, "Draco sandığı kadar erkek değil. Geçmiş yıllarda kendine güvenli ve kafa tutan biri gibiydi, şimdi ise gösterdiğinden çok daha zayıf olduğunu görüyoruz. Onun bu kırılgan yanını göstermek hoşuma gitti" diyor.

    Yates'in bu konudaki açıklaması ise şöyle: "Draco her zaman sahnenin merkezinde olmayı arzuluyor. 'Seçilmiş Kişi' olmak, herkesin sözünü ettiği kişi olmak istiyor. Voldemort'un kendisine verdiği korkunç görevi yerine getirerek şana ulaşacağını sanıyor. Ama üzerinde oluşan baskı onu eziyor ve onun çökmeye başladığını görüyoruz... Tom için oynaması, benim için de yönetmesi eğlenceliydi".

    Heyman da benzer bir yorum getiriyor: "Hikaye ilerlerken Draco'nun çözülmeye başladığını görüyoruz. Daha 16-17 yaşında ve çok karanlık olduğunu bildiği şeyler yapmaya zorlanıyor. Bunlar onun mizacına uygun mu? Daha önce böyle düşünmemiz için nedenler olabilir. Ama acaba doğru mu? Ben pek emin değilim. Draco Malfoy hep kötülerin tarafında ve gerçekten de biraz budala biri gibi gözüktü. Ama o burnu büyük, kibirli yüzeyin altında hassas, kırılgan birinin yattığını görüyoruz ki bence bu birçok kabadayı için geçerli. David Yates için, iyi ya da kötü her karakteri derinlemesine işlemek gerçekten önemliydi. O da, Tom da Malfoy'a bu serüveninde derinlik ve insaniyet katmada harika bir iş çıkardılar".

    "Tom'la çalışmayı seviyorum" diyor Yates ve ekliyor: "İşi konusunda tutkulu; ve bence bu filmde bizim için çok özel bazı şeyler yaptı".

    Malfoy'un davranışları Harry Potter'da şüphe uyandırır. Ron ve Hermione'nin bu konuda tereddütlerini belirtmelerine karşın, Harry uzun süredir çekişme yaşadığı Draco'nun artık tam anlamıyla bir Ölüm Yiyen olduğuna gitgide daha çok ikna olmaktadır. Harry'nin iki yakın arkadaşı ile Draco Malfoy arasında bir sevgi yaşanmamış olduğu açıktır ama Roy ve Hermione, Draco'nun bu kadar ileri gideceğine inanamamaktadırlar. Radcliffe, "Harry şöyle düşünüyor: Malfoy'un babası öyleydi, oğlu neden olmasın? Malfoy'u gizliden gizliye takip edip, ne işler çevirdiğini anlamaya çalışıyor" diyor.

    Harry nihayet Malfoy'u köşeye sıkıştırdığında, ilk kez gerçek anlamda fiziksel bir kavgaya tutuşurlar. Harry ile Draco hiçbir zaman iyi geçinememişlerse de, Felton'a göre, "Aradaki ilişki horozlanmaktan ibaretti ve gerçek anlamda şiddet hiç olmamıştı. Bu kez, en hafif deyişle, çok daha yoğun bir kavga yaşanıyor".

    Büyüler havada uçuşur ta ki Harry muazzam şiddetli ve öldürme potansiyeline sahip bir fırlatıp atma büyüsü yapana dek... bu, Melez Prens'ten öğrendiği bir büyüdür.
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:23 pm

    UZAK ANILAR

    Harry'nin Melez Prens'in kim olduğu konusunda gerçekten en ufak bir fikri yoktur. Tek bildiği şey, Profesör Slughorn'un iksir dersine kaydolduğunda kendisine verilen kullanılmış ders kitabının eski sahibinin Melez Prens olduğudur. Yates, "Kitapta 'Melez Prens'e aittir' yazıyor ama isim ya da o kişiye ait bir kayıt yok; dolayısıyla, kimliği bir muamma. Ama o kişi her kim idiyse çok zeki olduğunu kolayca anlıyoruz: Belirli iksirler ve büyüler için geleneksel reçeteleri ele alıp onları daha iyi bir hâle getirme becerisine sahip. Özgün düşünceli biri ama aynı zamanda karanlık düşünceler beslemiş. Onun bulduğu şeyler nihayetinde Harry'yi çok sarsıcı bazı yerlere götürüyor".

    Melez Prens'in İleri İksir Yapımı ders kitabının satır kenarlarına elle yazdığı notlar Harry'nin Slughorn'un dersinde daha da yıldızlaşmasına yardımcı olur ki bu durum Dumbledore'un planlarına mükemmel uyar. İksir Profesörünün Harry'yi "koleksiyonuna katmaya" çalışacağını bilmektedir ve Harry'ye bunun olmasına izin vermesini alenen söyler. Michael Gambon bu konuda, "Dumbledore, Slughorn'un genç Tom Riddle hakkında önemli bilgiler sakladığını sezmektedir ve Harry'nin bunları açığa çıkarmasına ihtiyacı vardır" diyor.

    Dumbledore, Lord Voldemort'un yenilgisinin anahtarının geçmişinde yattığına inandığı için Tom Riddle'la ilgili tüm anılarını hatırlamaya, "tüm zamanların en tehlikeli Karanlık Büyücüsü" olarak nitelendirdiği Riddle'ın bu hâle dönüşmesine neden olan bilgileri ne zaman ve nasıl edindiğini anlamaya çalışmaktadır. Hatırlayabildiği her anıyı, hatta en erken dönemden kalanları bile, dikkatle etiketlediği cam tüplerde saklar. Bunlardan bir tanesini alıp, içindekini Düşünseli'nin üzerine döker ve Harry'ye küçük bir çocukken Tom Riddle'la ilgili ilk anısını gösterir.

    Harry, genç Dumbledore'un Wool Yetimhanesi'ne varışını izler. Yapım tasarımcısı Craig yetimhanenin dışına ilham kaynağı olan yapının Liverpool limanı çevresinde mekan arayışı sırasında gözüne çarpan bir bina olduğunu söylüyor: "Çevresindeki her şeye hükmediyormuş gibi görünen bir tuğla bina dikkatimi çekti. Çok sinsi, hapishaneyi andıran bir görüntüsü vardı ve yetimhanenin tasarımına temel oluşturdu. İç mekanda ise, dayanıklı ve temizlemesi kolay olduğu için Viktorya dönemi kurumlarının değişmezi olan parlak fayans kullandık. Burası, yetimhane için yaratmak istediğimiz ortama mükemmel uyan karanlık ve boğucu bir görüntüye sahip oldu".

    Yetimhanede, Dumbledore neşeden yoksun bir odaya götürülür ve burada onu genç Tom Riddle'ın soğuk bakışları karşılar. 11 yaşındaki Tom'u, Lord Voldemort'u canlandıran aktör Ralph Fiennes'in yeğeni Hero Fiennes Tiffen canlandırdı. Rolü canlandırdığında 10 yaşında olan Tiffen, "Tom karanlık ve hüzünlü bir çocuk. Özel güçleri var ve kendisine kötü davranan herkese zarar verebiliyor. Yetimhanede hiç arkadaşı yok; o yüzden, kendini diğerlerine yakın hissedebilmek için onların eşyalarını çalıyor. Çok acıklı bir durum" diyor.

    "Hero muhteşemdi. Çok sevimli ve şirin bir çocuk ama bence perdede tüyler ürpertici görünen bir vurdumduymazlık ve kontrol hissi yaratmayı başardı" diyen Heyman'a Yates şunları ekliyor: "Kesinlikle tanışabileceğiniz en tatlı çocuk. Yönlendirmelere çok iyi uyum sağladı. Zor olmadı çünkü oldukça karizmatik; dolayısıyla işimiz büyük ölçüde onun duygularını kapamasını, çok sakin ve donuk olmasını sağlamaktı".
    Dumbledore, Tom'a Hogwarts'ta sihrin nasıl kullanılacağını ve kontrol edileceğini öğreneceğini söyler. Oradan ayrılırken istemeden ne tür çarkları harekete geçirdiğini bilmemektedir, "ama tohumların o kadar yıl önce atıldığını öğrenmek korkutucu" diyor David Barron.

    Dumbledore daha sonra Harry'ye bir başka hatıra gösterir. Bu kez Tom Riddle 16 yaşındadır ve Horace Slughorn'un ödüllü öğrencilerinden biridir. Ergenlik çağındaki Riddle'ı canlandıran Frank Dillane şunu kaydediyor: "Tom çok çekici ama insanları parmağında oynatıyor. Slughorn'la ilişkisi biraz ters yüz. Şunu demek istiyorum: Normalde bir öğretmen-öğrenci ilişkisinde otoriteyi elinde tutan kişi öğretmendir. Ama görüyoruz ki, aralarındaki ilişkide ipleri elinde tutuyor gibi görünen kişi Tom".

    "Frank yüzeyin altında kaynayan bir şeyler olduğu hissini yaratmada müthiş başarılıydı" diyor Barron ve ekliyor: "Tom aşırı derecede kibar, ama üstü kapalı bir tehditkârlığı var ki bunun Slughorn'u sindirdiği aşikâr".

    Bir gece, Tom, Slughorn'un toplantılarının birinin ardından ona "ender sayılabilecek bir büyü"yü sorar. Ama Slughorn bu konuları konuşmayı bile reddederek, öfkeli bir şekilde onu susturur ve odadan çıkmasını emreder.

    Harry'nin kafası doğal olarak karışırsa da Dumbledore ona bu hatıranın bir yalan olduğunu açıklar. Bu hatıra, gerçek sahibi tarafından, yani Horace Slughorn tarafından değiştirilmiştir. Slughorn'un o gece Tom'a verdiği bilgi onlara Voldemort'u yenmenin tek yolunu gösterebilir. Harry bir şekilde Slughorn'un suçluluk duygusu ve korkusunu yenmesine yardım etmek ve hatıranın gerçeğini anlatmasını sağlamak durumundadır.

    Yates, "Bu durum Harry'nin karakterinde gerçek bir ilerlemeyi temsil ediyor. Harry bir savaşın içinde. Bu yüzden, Dumbledore o hatıra sayesinde Voldemort'u yenebileceklerini söylediğinde, Harry'nin başka bir şey sormasına gerek kalmıyor. Harry'nin birincil amacı Voldemort'u öldürmek; dolayısıyla, Slughorn sadece amaca giden yolda bir araç hâline geliyor. Harry Potter'ın istediğini elde etmek için bu adama yaklaşımı gerçek bir değişim" diyor.
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:23 pm

    BAYRAĞI DEVRETMEK

    Voldemort'un ölümsüzlüğünün ve gücünün kaynağını bulma ve mümkünse yok etme hedefi, Harry ile Dumbledore'u rüzgarların dövdüğü bir uçurumun derinliklerindeki ıssız bir mağaraya doğru tehlikeli bir yolculuğa sürükler. Stuart Craig, "Mekan taraması yaparken, İrlanda'nın batısında Moher Uçurumu'nu görür görmez, orasının mağaranın girişi için mükemmel olacağını düşündük" diyor.

    Yapımcılar mağaranın içinin uçsuz bucaksız olmasını istediler. Craig bu konuda şunları söylüyor: "Hâliyle, öyle bir yeri fiziksel olarak yaratmak imkansızdı. Harry ile Dumbledore'un ilk vardıkları yer ile mağaranın içindeki her şeyin gerçekleştiği ada haricinde, setin tamamı bilgisayar ortamında yapılmış sanal görüntülerdi. Geçen filmde ilk tamamen sanal setimizi yapmıştık; dolayısıyla, sanal mağarayı hazırlarken biraz daha özgüvenliydik".

    Mağaranın içi geometrik kristal oluşumlardan meydana gelmiş gibi görünmektedir. Bu nedenle, Craig ve ekibi işe çeşitli taş oluşumlarını araştırmakla başladılar. Ayrıca, kristal yüzeylerin özelliklerini inceleyebilmek için bir kristal kuvars mağarasıyla bir de kristal tuz mağarasını gezdiler. "Tuz kristali üretmek oldukça geniş çaplı bir araştırma ve tasarım, ve sentetik reçineyle de çok sayıda deney yapmayı gerektirir" diyor tasarımcı ve ekliyor: "Buradaki zorluk sihirli ama aynı zamanda da inandırıcı bir şey yaratmaktı. Aynı zorluklar Tim Burke ve görsel efektler ekibimiz, ayrıca görüntü yönetmenimiz Bruno Delbonnel için de geçerliydi. Kara bir boşluğun ortasındaki ışıldayan kristal bir adayı nasıl ışıklandırırsınız? Herkes sürecin bir parçası oldu ve heyecan verici bir işbirliği yaşandı".

    Mağaranın kovukları içinde Harry ve Dumbledore'u korkunç tehlikeler beklemektedir ve ilk kez Harry, Dumbledore tarafından kontrolü ele almaya zorlanır. Radcliffe bu konuda şunları söylüyor: "Dumbledore, Harry'yi bu göreve götürdüğünde, bir bakıma bayrağı devrediyor. Harry'yi er ya da geç yapması gerekecek şeylere karşı hazırlıyor. Bu, Voldemort'u yenme hikayesinin başlangıcı; ve Harry bu sorumluluktan asla kaçmayacak".

    İkili başarılı olsalar da olmasalar da, Hogwarts'ta onları yeni ve daha korkunç tehditler beklemektedir.

    Heyman şu açıklamayla konuyu noktalıyor: "Filmde bir replikte Dumbledore şöyle söylüyor: 'Bir kez daha, senden çok şey istemek zorundayım, Harry'. Acaba suçluluk mu duyuyor? Öyle mi bilmiyorum ama Harry'nin büyümekte olduğunu biliyor ve tüm bunlar Harry Potter'ın eğitiminin bir parçası. Dumbledore sonunda Voldemort'la karşı karşıya gelecek kişinin Harry olduğunu biliyor ve onu Slughorn'la tanıştırarak Voldemort'un geçmişiyle ilgili bilgi edinmesini sağlıyor. Böylece onu Voldemort'un geçtiği yoldan geçirmek suretiyle, genç büyücüyü önünde uzanan nihai savaşa hazırlıyor".
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 8:23 pm

    Filmin Özeti


    --------------------------------------------------------------------------------

    Lord Voldemort'un dönüşünden cesaret alan Ölüm Yiyenler gerek Muggle gerek büyücüler dünyasını kasıp kavurmaktadırlar ve artık Hogwarts eskiden olduğu gibi güvenli bir liman değildir. Harry kalede yeni tehlikelerin kol gezdiğinden şüphelenirken, Dumbledore hızla yaklaştığını bildiği nihai savaş için onu hazırlamaya kesin kararlıdır. Valdemort'un savunmasını kıracak hayati öneme sahip bir bilgiye ulaşabilmek için Harry'nin yardımına ihtiyacı vardır; bu kritik bilgiye sahip tek kişi Hogwarts'un eski İksir Profesörü Horace Slughorn'dur. Bunun farkında olan Dumbledore, daha çok para, daha büyük bir ofis ve de ünlü Harry Potter'a ders verme fırsatı vaat ederek eski meslektaşını okula dönmeye ikna eder.

    Bu arada, öğrenciler farklı türde bir hasımla karşı karşıyadırlar, zira hormonları dizginlenemez bir hâl almıştır. Harry uzun süredir dostu olan Ginny Weasley için daha derin duygular beslemektedir ama Ginny'nin erkek arkadaşı Dean Thomas ve ağabeyi Ron önünde birer engel olarak durmaktadırlar. Yine de kendi gönül ilişkileri içinde boğulan tek kişi Ron değildir: Lavender Brown ona bir takım duygular beslerken, kıskançlıktan deliren Hermione her şeye rağmen duygularını göstermemeye kararlıdır. Ama sonra aşk iksirine bulanmış çikolatalar yanlış ellere geçer ve her şey değişir.
    Okulda romantik duygular hüküm sürerken, öğrencilerden birinin aklı çok daha önemli meselelerle meşguldür. O, karanlık bir iz de olsa kendi izini bırakmaya kararlıdır. Havada aşk kokusu vardır ama trajedi pusuda beklemektedir ve Hogwarts bir daha asla aynı olmayabilir.
    BeLLs_dyq_éd*
    BeLLs_dyq_éd*
    Bağımlı Üye _seviye 2
    Bağımlı Üye   _seviye 2


    Mesaj Sayısı : 1128
    Kayıt tarihi : 27/05/09
    Nerden : ForKsTann xD
    İş/Hobiler : TwiLiqhT (:
    Lakap : Duyi xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından BeLLs_dyq_éd* Perş. Tem. 30, 2009 9:31 pm

    Yapım:2009 ~ ABD, İngiltere
    Tür:Fantastik, Gizem, Macera, Romantik
    Yönetmen:David Yates
    Senaryo:Steve Kloves
    Senaryo (Kitap):J.K. Rowling
    Yapımcı:David Heyman, David Barron
    Görüntü Yönetmeni:Bruno Delbonnel
    Müzik:Nicholas Hooper
    Dağıtım:Warner BrosFilmin Websitesi:www.harrypottervemelezprensfilm.com
    Süre:2 saat 33 dk
    Gösterim Tarihi:15 Temmuz 2009 (Türkiye)
    diğer ülkeler...
    15 Temmuz 2009 (Fransa)
    16 Temmuz 2009 (Almanya)
    17 Temmuz 2009 (ABD)
    15 Temmuz 2009 (İtalya)
    edward_qolik
    edward_qolik
    Süper Moderator
    Süper Moderator


    Terazi Maymun

    Mesaj Sayısı : 1176
    Kayıt tarihi : 18/06/09
    Yaş : 31
    Doğum tarihi : 20/10/92
    Nerden : HaYaTıN sÜrÜqLeDiĞi YeRdEn
    İş/Hobiler : ALACAKARANLIK ile ilgili araştırma yapma
    Lakap : chocolate monsteredddd xD

    Konu İkonu Geri: Harry Potter ve Melez Prens

    Mesaj tarafından edward_qolik Cuma Tem. 31, 2009 1:30 am

    ayy dumbledor öldüü aşkım sen napçan yha..hayvan yha bu drago malfoy..salak snape te bozulmas yemini etti..belatrix lestrange qro sekalı kadın..drago katei bell i lanetlioo..slughorn salak gibi harry e yardım etmio ron lanetleniodu as kalsın snn yüzünden..ama kitapla fasla alakası yoktu doğrusu..ama en çoq sinirmi bosan şeyde herşeyib boşuna yaşanmış olaması dumbledor un boşa ölemsi

      Forum Saati Cuma Tem. 05, 2024 5:19 pm