Sarı lensleri ve solgun görünüşü ile Rob Pattinson “Yeni Ay” filminin setinde filmin başarısı ve şu anki kariyeri hakkında konuşmak için bir iki dakika durdu.
Metrofrance: Seninle Paris’te karşılaştığımızda, sokaklarda fark edilmeden rahatça yürüyebiliyordun. Sanırım o zamandan bu yana çok şey değişti!
Robert Pattinson : Tanınmayacak şekilde giyinmediysem, artık sokaklarda yürüyemiyorum! (güler) Aslında setlere dönmek bir rahatlık.
Metrofrance : İlk filmin bu kadar çok başarılı olması seni şaşırttı mı?
Robert Pattinson : Halen şaşkınım! Burada, sette bile. Dün bizi bir kez görebilmek için bekleyen yaklaşık 300 kişi vardı. Kesinlikle çılgınca: her gün ya Alacakaranlık’ı seven, ya da seven birilerini tanıyan pak çok insanla tanışıyorum! Dışarıya çıkmaya cesaret edememem delilik. Bir havaalanına vardığımda bile, gümrük görevlisi kızı için bir imzamı istiyor!
Metrofrance : Edward için farklı bir yaklaşım belirledin mi?
Robert Pattinson : Evet çok. Şimdi onun bir hayalet olduğunu kabul ediyorum, Bella’nın zihninden çıkan bir şey. Bu filmde bir karakterden çok bir hatırayım, bu durum da çok garip. Ona dünyasının her an yıkılabileceği görüntüsünü vermeliyim.
Metrofrance : Bu filmin müziklerini de seslendirecek misin?
Robert Pattinson : Öyle bir düşüncem yok, öyle olsa bile şu an bunu söylemek için çok erken! Alacakaranlık’ın film müzikleri o kadar iyi sattı ki, pek çok ünlü müzik grubu bu albümde yer almak istiyor.
Metrofrance : Çok fazla teklif alıyor olmalısın. Nasıl “iyi olanları” seçiyorsun?
Robert Pattinson : Programım yıl sonuna kadar dolu, ve seçmiş olduğum rollerin hepsi bir diğerinden tamamen farklı. Size daha fazla detay veremem çünkü tümü henüz imzalamadığım sözleşmeler. Ama kesinlikle söyleyebilirim ki, filmin türüne göre değil, senaryo ve karaktere göre seçim yapıyorum. Sadece bir şey önemli: her ikisini de beğenmeliyim.
Metrofrance : Çocukken bir oyuncudan hoşlanır mıydın?
Robert Pattinson : Bir çocukken oyuncu olacağımı bilmiyordum. Bu yüzden oyunculuğa başladığımda, bunun gerçekten benim işim olduğunu anlamam 3 veya 4 yılımı aldı. Ancak yine de seçmek zorunda olsaydım, Jack Nicholson ve Jean-Paul Belmondo.
Metrofrance: Seninle Paris’te karşılaştığımızda, sokaklarda fark edilmeden rahatça yürüyebiliyordun. Sanırım o zamandan bu yana çok şey değişti!
Robert Pattinson : Tanınmayacak şekilde giyinmediysem, artık sokaklarda yürüyemiyorum! (güler) Aslında setlere dönmek bir rahatlık.
Metrofrance : İlk filmin bu kadar çok başarılı olması seni şaşırttı mı?
Robert Pattinson : Halen şaşkınım! Burada, sette bile. Dün bizi bir kez görebilmek için bekleyen yaklaşık 300 kişi vardı. Kesinlikle çılgınca: her gün ya Alacakaranlık’ı seven, ya da seven birilerini tanıyan pak çok insanla tanışıyorum! Dışarıya çıkmaya cesaret edememem delilik. Bir havaalanına vardığımda bile, gümrük görevlisi kızı için bir imzamı istiyor!
Metrofrance : Edward için farklı bir yaklaşım belirledin mi?
Robert Pattinson : Evet çok. Şimdi onun bir hayalet olduğunu kabul ediyorum, Bella’nın zihninden çıkan bir şey. Bu filmde bir karakterden çok bir hatırayım, bu durum da çok garip. Ona dünyasının her an yıkılabileceği görüntüsünü vermeliyim.
Metrofrance : Bu filmin müziklerini de seslendirecek misin?
Robert Pattinson : Öyle bir düşüncem yok, öyle olsa bile şu an bunu söylemek için çok erken! Alacakaranlık’ın film müzikleri o kadar iyi sattı ki, pek çok ünlü müzik grubu bu albümde yer almak istiyor.
Metrofrance : Çok fazla teklif alıyor olmalısın. Nasıl “iyi olanları” seçiyorsun?
Robert Pattinson : Programım yıl sonuna kadar dolu, ve seçmiş olduğum rollerin hepsi bir diğerinden tamamen farklı. Size daha fazla detay veremem çünkü tümü henüz imzalamadığım sözleşmeler. Ama kesinlikle söyleyebilirim ki, filmin türüne göre değil, senaryo ve karaktere göre seçim yapıyorum. Sadece bir şey önemli: her ikisini de beğenmeliyim.
Metrofrance : Çocukken bir oyuncudan hoşlanır mıydın?
Robert Pattinson : Bir çocukken oyuncu olacağımı bilmiyordum. Bu yüzden oyunculuğa başladığımda, bunun gerçekten benim işim olduğunu anlamam 3 veya 4 yılımı aldı. Ancak yine de seçmek zorunda olsaydım, Jack Nicholson ve Jean-Paul Belmondo.