Okul tekrar başlar, her şey normaldir. Bir gece geç saatlerde, Billy Charlie’den ümitsiz bir telefon alır. Bella kaybolmuştur, Charlie ormanda olduğunu düşünmektedir. Billy yardım etmeye söz verir. Kapıya doğru gidersin; ama Billy hayır der. Çok sinirlenirsin ve yine de yürümeye başlarsın. Sabaha karşı üçe kadar oraya varamazsın. Sen geldiğinde ise herkes gitmektedir. Bay Weber yürüdüğünü görünce seni bırakmayı önerir. Cullenların gittiğini söyleyen odur. İnsanlar şimdiden dedikodusunu yapmaya başlamıştır. Edward Bella’yı ormanda bırakmıştır, başının belaya girmesinin sebebi budur. Başta duyguların karmakarışıktır. Biraz memnun kaldığını itiraf etmek zorundasındır; ama bu hisleri bastırmaya çalışırsın. Yanılıyorlardır – Bella mutlaka mutsuzdur. İyi olduğunu umarsın.
Detayları almaya başlarsın. Charlie ümitsizdir ve Billy’yi yardım için sık sık arar. Ancak kardeşlerinden hiçbiri böyle bir durum yaşamamıştır ve Billy pek yardım edemez. Bella’nın nasıl kahrolduğunu, belki katatonik olduğunu, yemediğini ya da uyumadığını duyarsın. Edward Cullen’dan nefret etmeye başlarsın. Nasıl olur da bu kadar iyi ve nazik birine bunu yapabilir? Ne tür bir canavardır? Ondan özür dilemeyi istediğine pişmansındır. Aynı zamanda, Cullenların gitmesinden çok mutlu olan La Push’taki insanlara da kızgınsındır. Seni gerçekten rahatsız ederler. Bella’yı mahveden şeyi kutlamaktadırlar.
Zaman geçer ve Charlie gittikçe daha da endişelenir. Billy artık gidip Bella’yı görmeni yasaklamaz; ama içgüdüsel olarak seni görmek istemediğini bilirsin – kimseyi görmek istemediğini. Onun hakkında endişelenmemeye çalışırsın; ama bu Billy’nin her an onunla ilgili mırıldanmasıyla zorlaşır. Zombi gibi, der Charlie. Edward gittiğinden beri hiç gülümsememiştir. Aylar geçer. Bir gün, evin dışında tanıdık bir motorun gürültüsünü duyarsın. İnanamazsın; ama Bella uğramıştır. Çok mutlu olursun, ona tekrar bakana kadar. Hayal edebileceğinden daha kötü görünmektedir. Çok kilo vermiştir, gözlerinin altındaki çizgiler siyahtır. Saçı koyulaşmıştır ve yüzü ölü beyazlığındadır. Ortadan ikiye bölünebilirmiş gibi görünmektedir. Ama sonra sana bakar ve gerçekten gülümser. Seni gördüğüne mutludur. Bu küçük bir şeydir; ama senin için çok şey ifade eder.
Söylediği ve yaptığı her şeye dikkat edersin; ama hiçbir zaman fark edeceği şekilde değil. Charlie’den duyduklarınla onun halini karşılaştırırsın. Sana motosikletlerden bahseder. Heyecanlanırsın. Bu gerçekten iyi olduğun bir şeydir ve biraz gösteriş yapmaya bayılırsın. Tamamen rahat görünür, sen de aynı şekilde hissedersin. Sanki geçen sene her gün seninleymiş gibidir – onu aylardır görmediğin hissi yoktur. Birbirinize uyarsınız, her zaman olduğu gibi. Benzer ruhlar.
Ertesi birkaç gün içinde arabalar dışında iyi olduğun bir şey daha olduğunu anlamaya başlarsın: Bella’yı mutlu edebiliyorsundur. Eskiden olduğu gibi değil, ama olduğundan çok daha iyi. Charlie ve Billy bütün gün telefondadır ve ona yardım ettiğin bilgisiyle neşelenirsin. Gittikçe iyileştiğini izlersin – daha çok gülümser ve kahkaha atar, küçük planlarınızla ilgili heyecanlanır – ve ona bunu yapabildiğin için minnettarsındır.
Normalde dönmemiştir gerçi, ve acayip hareketlerini normal karşılarsın. Kendini tekrar buluyor gibidir. Ona bunu yapması için yer verirsin, sadece peşinden gidersin.
Bella’yla işler iyidir; ama eğer onun için değilse, hayatın berbattır. Embry Sam’in aptal tarikatına katılmıştır. Aynı anda hem onun için korkmuş hem de ona sinirlisindir. Seninle konuşmaz. Quil ile sen neler olduğunu çözmeye çalışırsınız; ama hiçbir şey mantıklı gelmez. Billy bütün bu durumla ilgili çileden çıkarıcıdır ve sana hep garip bir şekilde bakmaktadır. Gerilirsin. Bella’ya bundan bahsedersin gerçi, ve sana kendini iyi hissettirir, çünkü o da ciddiye alır. Sana sarılır ve kalbin neredeyse patlayacak hale gelir.
Tabii ki, ona aşık olduğunu da fark edersin. Henüz hazır olmadığını biliyorsundur ve seni öyle düşünmediğini. Nasıl sabırlı olunacağını biliyorsundur ama ve bir gün sana farklı bakacağını ümit edersin. O kadar uzun olduğun, on altı yaşında göstermediğin için sevinirsin. Quil’in her zaman yaptığı gibi ağırlık kaldırmadan kaslarının gelişmesinden de mutlusundur. Senin bir nevi güzel olduğunu söylemiştir…
Seni okul arkadaşlarıyla dışarı çıkarır; ama planlar suya düşer ve sonunda sadece sen, Bella ve Mike Newton kalırsınız. Gerilimi kaldırmak kolaydır. İzlerken oldukça iyi hissedersin – bu çocuktan hoşlanmamaktadır. Onunlayken seninle olduğu gibi rahat değildir. Onunla çok ender konuşur. O felaket filmden hayatında gördüğün bütün filmlerden daha çok keyif alırsın. En çok seni seviyordur. Bu çok açıktır.
Mike hastalanır. Bella’yla birlikte onu beklersin, çok garip hissetmektesindir. Garip – acayip şekilde güçlü hissedersin, tamamen kendine güvenli. Uçuyorsundur ve ona söylediklerinle şok olursun. Sadece çıkar. En sevdiğinin sen olduğunu itiraf eder, ama hala kalbini kıran o pislik için üzülmektedir. Yarım saniyeliğine, onu böyle kötü inciten herhangi biri için inanılmaz bir hiddetle dolarsın. Onu öldürmeyi dilersin. Bu vahşi hisse şaşırırsın ve çabucak bastırırsın. Bella’yı eve bırakırsın. Umut dolusundur. Bu iş yürüyecektir. Beraber mutlu olduğu tek kişi sensindir. Sana ihtiyacı vardır. Onu mutlu etmeye devam etmek için gücünün yettiği her şeyi yapacaksındır. Ona söz verirsin. Harika hissediyorsundur. Sadece biraz daha zaman…
Eve dönersin ve Billy sana sinir bozucu şekilde bakmaktadır. Huzursuz hissedersin, sanki teninin her tarafına iğneler batmaktadır. Oda çok sıcak gelir – Bella ateşin olduğunu söylemişti. Yerinde zor durursun.